mesleki etik dersi notları

PSİKOLOJİDE MESLEKİ ETİK

  1. HAFTA
    DÜZELTİCİ VE POZİTİF ETİK
    Bireyin herhangi bir durum karşısında nasıl davranması
    gerektiğini anlatan ve doğru davranışın ne olduğunu
    tanımlayan genel terime etik değer kavramı denir.
    Etik sorunlar karşısında kullanılan düzeltici yaklaşım;
    psikolojik yardım alan bireyleri (danışan ya da hasta)
    uzmanların zararlı davranışlarından koruma amacıyla
    düzenlenen yasalar üzerinde durmaktadır. Örneğin; ulusal
    ve yerel düzeyde psikolojik yardım hizmetlerini düzenleyen
    yasaların çıkarılması, psikolojik yardım uzmanlarına ulusal
    düzeyde çalışma lisansı veren kurulların oluşturulması gibi.
    Bu konuda Amerikan Psikoloji Birliği (APA) tarafından
    çıkarılan ve uygulanan Psikologlar için Etik İlkeler ve Yasalar
    örnek gösterilebilir.
    Düzeltici ve Pozitif Etik
    APA etik kuralları üzerinde düzeltici ve pozitif etiğin
    etkilerini görmekteyiz. Etik aynı zamanda ahlaki ilkelere
    bağlı kalarak doğru olanı yapmak için harcanan gönüllü
    çaba olarak da tanımlanabilir.
    Düzeltici Etik: Mesleki açıdan verilen hizmetin asgari
    şartlarını sağlama, etik ilkelere uyma, aksi halde
    cezalandırılmayı referans alan bir yaklaşımdır.
    Pozitif Etik: Asgari etik kurallara ek olarak verilen hizmetin
    niteliğini artırmayı ve “daha iyisini” yapmayı öneren bir
    yaklaşımdır.
    Psikolojinin Düzenlenmesi
    Psikoloji hem bilimsel bir disiplin hem de profesyonel bir
    meslektir. Günlük kullanımda profesyonel kavramı genel
    olarak her mesleği kapsamaktadır. Herhangi bir meslekte
    ileri düzeyde becerilere sahip olan görevine bağlı bireyler
    için de kullanılmaktadır. Fakat özellikle psikolojik yardım
    alanındaki geleneksel anlamı; özel bir bilgi alanında
    uzmanlaşmış, bu bilginin kullanımında kişisel yargısını
    kullanması gereken, kendini bireyin iyiliğine adamış ve
    uygulamada ileri teknik, beceri ve etik standartları kullanan
    kişiler olarak tanımlanmıştır. Bu kriterlere göre
    değerlendirildiğinde avukatlar profesyonel bir meslek
    grubunda yer almaktadır. Çünkü bu mesleğe girmek için
    uzun süre resmi eğitim almakta, mahkemelerin ve
    mesleklerinin kurallarına uymayı kabul etmektedirler.
    Bununla birlikte mahkemelerde çalışan mübaşirler böyle
    bir eğitim almamışlardır.
    Profesyonel psikolojik yardım uzmanlarının; bireyin iyilik
    halini garantilemek, danışanlarıyla olabilecek çatışmaları
    engellemek ya da en aza indirmek için üst düzeyde
    sorumluluk içeren karşılıklı güvene dayalı bir ilişki biçimleri
    bulunmaktadır. Psikologluk profesyonel bir meslektir, öyle
    ki meslek üyelerini yönlendirmek için üzerinde anlaşılmış
    yasal ve etik standartları bulunmaktadır.
    Tüm sağlık hizmetleri profesyonelleri gibi psikologlar da
    meslek içinden ve meslek dışından birtakım yasal
    düzenlemeler yoluyla denetlenmektedirler. Bu
    denetlemeler, psikologların danışanlarına zarar vermelerini
    ya da APA tarafından belirlenen etik ilkeleri ve standartları
    ihlal etmelerini engellemek için düzenlenmiştir. Bazı
    denetlemeler ise danışanlarına zarar verdikten ve etik
    ilkeleri ya da diğer standartları ihlal ettikten sonra
    psikologları cezalandırmak için düzenlenmiştir. Profesyonel
    bir meslek olmanın yanı sıra psikoloji, profesyonellerin
    araştırma yapabileceği ve eğitim verebileceği akademik bir
    araştırma disiplinidir.
    Olay Öncesi Denetleme
    Olay-öncesi denetleme; uzmanlar tarafından yapılacak
    yanlış uygulamaları ve danışanlara verebilecek zararları
    engellemeyi hedeflemektedir. Olay öncesi denetleme;
    eğitim programlarını, çalışma lisansı için gereken belge ve
    koşulları ve zorunlu olarak devam eden eğitim çalışmalarını
    içermektedir. Danışanlara verilen zararı önleme işlevinden
    dolayı daha çok tercih edilmektedir. Genel olarak
    bakıldığında lisansüstü eğitim programları; sadece yeterli
    akademik başarısı olan, uygulamalarda yeterli düzeyde
    performans sergileyen ve bulunduğu eğitim programında
    gelişme gösteren öğrencileri mezun etmektedir. Lisansüstü
    eğitim programları bilgi ve beceri düzeyi yetersiz olan ve
    psikolog olmanın gerektirdiği düzeye ulaşamayan bireyleri
    programdan elemektedir. Programdan mezuniyet belgesi
    ve çalışma lisansı alabilmek için; adayların gerekli eğitim ve
    süpervizyon almış olmaları, ahlaklı bir kişilik göstermeleri
    ve psikolojinin içeriği ile ilgili bir sınavı geçmiş olmaları
    görülmektedir.
    Olay Sonrası Denetleme
    Olay-sonrası denetleme, psikolojik yardım veren uzman,
    danışana herhangi bir zarar verdiğinde ya da mesleğin etik
    standartları ihlal ettiğinde gerçekleştirilmektedir. Olay
    sonrası denetlemede lisans kuralları ve etik komiteler,
    psikologlara karşı açılan davalarda verilebilecek cezaları
    gösteren yasa ve yönetmenlik hükümlerini uygulamaktadır.
    Ayrıca uzmanın çalıştığı kurumda, etik ilkelere aykırı gelen
    davranışlara uygulanan yasal prosedür ve ilgi ceza
    maddeleri incelenmektedir. Çalışma lisansı veren kurullar,
    meslek yasalarını ya da etik ilkeleri ihlal eden lisans
    sahiplerini cezalandırabilmektedir. Lisans kurulları
    genellikle APA tarafından uygulanan etik yasaları ya
    tamamen kabul etmektedirler ya da kendi düzenlemelerine
    uyarlamaktadırlar. Bu kurallara itiraz eden psikologlara
    kınama, uzaklaştırma ya da lisans iptali gibi yaptırımlar
    uygulanmaktadır. Bu uygulamaya ek olarak lisans kuralları;
    lisans sahiplerinin sürekli eğitim almalarını, başka bir
    psikolog tarafından belli bir süre denetlenmelerini ya da
    yeterliklerini garantileyecekleri bir eğitim sürecinden tekrar
    geçmelerini sağlayabilmektedir. Psikoloji alanında meslek
    yasalarını ve etik ilkeleri belirleyen ve uygulayan
    profesyonel organizasyonlar (APA) herhangi bir problem
    karşısında olay sonrası denetleme, soruşturma yapma ve
    ceza uygulama gibi işlemler yapabilmektedir. APA
    tarafından çıkarılan Etik Yasalar, APA ve diğer meslek
    kuruluşlarının çoğunluğu tarafından kendi üyeleri
    üzerinden bağlayıcı olarak kabul edilmektedir.
    Görevi kötüye kullanma ile ilgili açılan soruşturmalar da
    olay sonrası denetleme uygulaması içinde yer almaktadır.
    Görevi kötüye kullanmanın kanıtlanması için; meslek
    uzmanının eylemlerinin kabul edilen meslek etiği
    ilkelerinden ayrılmış olması ve uzmanın görevini yerine
    getirirken bir danışana doğrudan zarar vermiş olması
    gerekmektedir. Böyle durumlarda ortaya çıkan ihlaller,
    görevi kötüye kullanma ve danışana zarar verme şeklinde
    gruplandırılmaktadır. Görevi kötüye kullanma davalarında
    davacılar danışana verilen zararı kanıtlamakla görevlidir.
    Bunun tersine lisans kuruluna ya da etik komitesine
    şikayette bulunanların ise sadece suçlanan uzmanın meslek
    etiği ile ilgili bir yasayı ya da bir kurul düzenlemesini ihlal
    ettiğini kanıtlamaları yeterlidir.
    Etik ilkeleri açısından en çok yapılan ihlaller; cinsel içerikli
    ihlaller ve cinsel içerikli olmayan ihlaller şeklinde
    gruplandırılabilmektedir. Ayrıca tanı ve tedavide yetersizlik,
    çocuk vesayeti değerlendirmeleri ile ilgili tartışmalar, fatura
    tartışmaları, terapiyi yarıda bırakma ya da terk etme gibi
    ihlallerle de çok sık karşılaşılmaktadır. Bu konuda
    karşılaşılan diğer şikayetler ise yetersiz süpervizyon, gizlilik
    ihlali, kayıtların saklanması ve çalışma lisansının
    yenilenmesi için alınması gereken mesleki eğitimde
    başarısızlık gibi konularda yoğunlaşmaktadır.
    Araştırma yapan psikologlarda ise yazarlık, intihal ve izinle
    ilgili ihmaller daha çok görülmektedir. Ancak psikoterapi
    uygulaması ile ilgili etik ilkelerin ihlalinden ceza almış,
    görevi kötüye kullanma yönünden suçlu bulunmuş, etik
    komite ya da lisans kurulu tarafından cezalandırılmış
    psikologların kesin sayısı da saptanmamıştır.
    Pozitif Etik
    Düzeltici yaklaşıma göre etik kurallar, değişmesi söz konusu
    olmayan ve meslek elemanlarının uyması gereken kuralları
    temsil etmektedir. Meslek etiğinin bir felsefesi
    bulunmaktadır ancak etik konusunda sınırlı bir bakış açısına
    sahip olan uygulamacılar, meslek etiğinin felsefesini daha
    geri plana atmaktadırlar. Danışanların zarar görebileceği en
    ince noktaların dahi ne kadar önemli olduğunu
    yadsımaktadırlar. Terapi sürecinde etik kuralların olumlu
    katkılarını ve gerekliliğini göz ardı etmektedirler. Dahası
    etik kuralları gereksiz ve hoş olmayan bir durum gibi
    göstermektedirler. Gerçekte ise etik yasaları sadece
    psikologların etik olarak bağlı kalması gereken minimum
    standartları temsil etmektedir.
    Profesyonel etik son yıllarda etik anlayışı geliştirmekten çok
    görevi kötüye kullanma, cezalandırma ya da ihlalleri
    engelleme konuları üzerinde daha fazla yoğunlaşmıştır. Etik
    ilkeler, psikologların yüksek performansa ulaşmalarında da
    yardım edici bir değişken olarak görülmektedir. Etik
    kurallar sadece birkaç psikoloğun danışanlara nasıl zarar
    verdiği üzerinde değil aynı zamanda psikologların
    danışanlara daha kaliteli psikolojik yardım nasıl
    verebilecekleri konusu üzerinde de durmaktadır. Etiğin bu
    bakış açısı, olumlu ya da aktif etik olarak tanımlanmaktadır.
    Pozitif etik, psikologların yüksek düzeyde etik standarda
    ulaşmasını teşvik etmesi açısından APA’nın etik kuralları
    arasında bulunan genel prensiplerle de benzerlik
    taşımaktadır. Fakat pozitif etik, psikologların kişisel
    ideallerini profesyonel yaşantılarına katmaları için
    desteklenmesi açısından gerekli olan etik anlayıştan
    ayrılmaktadır.
    Pozitif Etik Kavramına İlişkin Felsefi Yaklaşımlar
    Erdem Etiği ise; bilgi, motivasyon ve karakter ortaklaşa
    çalıştığı zaman etik davranış ortaya çıkar. Erdemli davranan
    kişiler planlı, dürüst, saygılı ve yardımsever olmalıdırlar. Yasal
    yaptırımdan kaçmak ve çıkar sağlamak için değil hizmet
    verilen kişilere yapılacak en iyi şeyi yapmak için erdemli
    davranırlar. Pozitif etiğin bir diğer amacı da, psikologların suça
    ve disiplin dışı davranışlara gösterdikleri ilgiyi yüksek etik
    standartlar doğrultusunda düzenlemektir. Pozitif etik,
    kurumların yüksek etik standartları nasıl oluşturabileceği
    üzerinde durduğu kadar, yardımseverlik ve cömertlik gibi
    bireysel özellikler üzerinde de durmaktadır.
    Pozitif Etik
    İyileştirici ve düzeltici etik, ceza kurullarının görevi kötüye
    kullanmaya verdiği tepkiye odaklanmaktadır. Pozitif etik ise
    psikologların ya da kurumların bireylerde örnek davranışı nasıl
    geliştirdiklerini dikkate almaktadır.
    Düzeltici ve Pozitif Etik Arasındaki Farklar Tablo-1
    Pozitif Etiğin Yararları
    Pozitif etik; APA’nın ve diğer organizasyonların uyguladığı etik
    yasaların dayandığı ahlaki değerleri tanımaları açısından
    psikologlara yardımcı olabilir. Danışanla cinsel ilişkiyi
    yasaklayan, danışanın sorunlarının gizliliğine saygı duyan ve
    zarar verici ilişkiden kaçınılması gerektiğini gösteren kurallar
    danışanların zarar görmesini engellemek için tasarlanmıştır.
    Bu kuralların ahlaki temelini anlamak, psikologların etik
    kurallara bağlı kalmalarında önemli bir katkı sağlamaktadır.
    Pozitif etik psikologlara kendi etik kararlarını vermelerinde de
    yardımcı olmaktadır. Danışanla cinsel ilişkiye girmemek,
    danışan hakkında dedikodu yapmamak ve sigorta formlarında
    sahtecilik yapmamak gibi bazı etik kurallar psikologlar için
    zorunluluk niteliğindedir.
    Etik yasaların altında yatan ahlaki değerlerin daha çok
    farkında olan psikologlar, etik konuları tanımlamada kendi
    algılarına göre düşünmekte ve terapi sürecinde daha etkili
    olmaktadırlar.
  2. HAFTA
    ETİK KONULAR ÜZERİNE ELEŞTİREL DÜŞÜNME
    Etik Karar Verme Süreci
    Etik karar verme süreci nelerdir?
    Etik İhlallere İlişkin Örnekleme
    Bir psikoterapistin, bir araştırmacının ve bir eğiticinin
    karşılaşabileceği dört farklı etik mesele tanımlamaktadır.
    Bunlar:
  3. Çoklu rol ilişkileri
  4. Yetkinlik
  5. Bilgilendirilmiş onam
  6. Mahremiyet
    Çoklu Rol İlişkileri
    Bir terapist, obsesif-kompulsif bozukluğu için tedavi arayışı
    içindeki lise öğretmeni bir kadına karşı fiziksel bir çekim
    duymaktadır. Buna rağmen terapist danışanı için yetkin bir
    tedavi sağlamış ve hastanın tedavisini 5 ay içinde
    sonlandırmıştır. Bir yıl sonra, terapist, çocuk ve ergenlerde
    dikkat eksikliği bozukluğu üzerine bir çalıştayda bu kadınla
    karşılaşmıştır. Her ikisi de tekrar karşılaştıkları için mutlu
    olmuşlar ve birbirlerine aralarında karşılıklı bir çekim
    olduğunu dile getirerek bir romantik ilişki arayışı içine
    girmişlerdir. Kişisel ilişkileri daha da sıkı hâle geldikçe,
    öğretmenin obsesif-kompülsif belirtileri tekrar nüksetmiştir
    ancak bu durumu artık birbirlerine karşı beğenileri fiziksel
    bir teması da içerecek şekilde gelişmiş olan daha önceki
    terapistine tekrar danışıp danışmama konusunda tereddüt
    yaşamıştır. Terapist de aynı zamanda, kadının kendini
    kontrol etmeye çok fazla zaman ayırmaya başlamasına,
    artan endişe ve kaygısına dayanarak kompulsiyonlarının
    geri geldiğini fark etmiştir. Terapist yöntemlerini gözden
    geçirerek tekrar yardım etmeyi denese de bu sefer
    kendisinin kadına karşı çok daha sabırsız, sinirli ve zaman
    zaman da alaya aldığını fark etmiştir. Terapist, geç de olsa
    bu ilişkinin düşündüğü gibi olmadığını ve hastası ile
    romantik bir ilişkiye başlayarak ona zarar verdiğini
    anlamıştır.
    Yetkinlik
    Büyük bir şehre yeni taşınan terapist, madde kullanımı ve
    depresyonu olan genç bir kadını tedavi etmektedir. Terapi
    sürecinde birkaç hafta sonra kadın, aynı beden içerisinde
    “kendisinden dört tane” yaşadığını ve “diğerlerinin” de
    terapistle konuşmak istediklerini terapiste bildirmiştir.
    Terapist hastasının disosiyatif kimlik bozukluğunun tanı
    kriterlerini karşılıyor olabileceğini düşünmüştür. Terapist bu
    derece ciddi bir patolojisi olan bir hasta ile daha önce
    karşılaşmamıştır. Buna rağmen, kendi bağımsız ofisini yeni
    açtığı ve yeni hastaları da reddetmek istemediği için bu kişi
    ile tedavi sürecine devam etme konusunda yetkinliği olduğu
    çıkarımına varmıştır. Ne yazık ki çok yoğun bir takvimi
    olduğu için yetkinliğini artırmak adına bu hastalık hakkında
    bilgi sahibi olan birine danışma, konuyla ilgili bir çalıştaya
    katılma ya da yeterli miktarda bir literatür taraması yapma
    fırsatım bulamamıştır. Terapide birkaç hafta sonra, şiddet
    yönelimli alternatif kişiliklerinden biri arabayı ağaçlara
    sürerek intihara kalkışmıştır ve kadın durumu kritik bir
    vaziyette hastaneye kaldırılmıştır. Bu durum terapist için bu
    tanıya sahip hastalara terapi sağlama konusunda yetersiz
    olduğunu gösteren bir uyan olmuştur ve bu konuda
    danışmanlık almak için acilen disosiyatif bozukluklar
    konusunda deneyimli bir meslektaşı ile iletişime geçmiştir.
    Bilgilendirilmiş Onam Formu
    Bir araştırmacı, şiddet görüntüleri içeren bilgisayar
    oyunlarını oynamanın yetişkinlerin ruhsal durumu ve
    davranışları üzerindeki etkisini araştırmak için bir çalışma
    yürütmektedir. Herhangi bir kuruma kayıtlı bulunmayan
    araştırmacının, araştırma protokolünün değerlendirilmesi
    için bir etik kurula başvuruda bulunması zorunluluğu da
    olmamıştır. Ne yazık ki araştırmacı katılımcıların
    araştırmada geçirecekleri süreyi doğru şekilde belirtmemiş,
    ayrıca katılımcıların karşılaşacakları görüntülerin aslında
    işkence ya da vahşet üzerine bir film sahnesinden alındığını
    ayrıntılı şekilde açıklamamıştır. Araştırma başladıktan
    sonra, dört katılımcı başlangıç için planladıklarından daha
    fazla sürede araştırmada kalacaklarım fark ettiklerinde
    araştırmadan çekilmişlerdir. Bazı katılımcılar ise gördükleri
    resimler karşısında paniklemiş ya da fiziksel olarak
    rahatsızlık hissetmişler ve bu noktada araştırmayı terk
    etmeye karar vermişlerdir. Irak savaşında bulunmuş bir
    başka katılıma ise bu resimlerin birinde bir geridönüş
    (flaşbek) yaşamış ve oluşan psikotik belirtileri gidermek için
    ilaçla beraber adi terapötik müdahaleye ihtiyaç
    duyulmuştur. Açıkça görülmektedir ki araştırma
    katılımcıların deneyimleyeceği bu uygulamanın en başında
    yeterli bir bilgilendirmiş onam sağlama ve bu bireyler
    arasından travma sonrası stres bozukluğu ya da diğer
    başka rahatsızlıktan olan kişileri ayırabilme konusunda
    başarısız olmuştur.
    Mahremiyet
    Evlilik terapisi üzerine lisansüstü öğrencilerine ders veren
    bir psikolog, farklı kuramsal yaklaşımları açıklamak adına
    ders içerisinde klinik deneyimlerine ilişkin örnekler
    vermektedir. Danışanlarının gizliliğini sağlamak adına
    verdiği örneklerde çiftlerin isimlerini ve yaşlarını
    değiştirmektedir. Ancak, psikolog birisinin kocasını
    “tanınmış bir avukat” olarak nitelendirerek, kazara da olsa
    bu kişinin uzmanlık alanını ve entelektüel özelliğini ifşa
    etmiş, böylece çiftlerden birinin anonimliğini gizli tutmayı
    engelleyecek birçok bilgiyi açığa çıkarmıştır. Dahası, babası
    da bu kişi ile aynı hukuk fakültesinden mezun olan bir
    öğrencinin bu kişiyle bir tanışıklığı da söz konusudur. Diğer
    bazı öğrenciler ise o bölgede bu alanda uzmanlaşan tek
    avukat olarak bilinmesi nedeniyle bu adamı kolaylıkla
    tanımışlardır.
    Etik Uygulamalarda Niyetlilik
    Örneklerde anlaşıldığı gibi her bir etik sorunda
    görülebileceği gibi, psikologlar ihmal ya da deneyim
    eksiklikleri nedeniyle, kazara etik olmayan bir eyleme yol
    açan bir karar veya bir dizi karar verebilmektedirler.
    Örneklerdeki hiçbir psikolog başlangıçta başkalarını
    sömürme ya da kullanma niyetiyle yola çıkmamıştır, hatta
    her biri kendi mesleki uygulamalarının eleştirilmez
    olduğuna inanan ve kendilerini terapist, araştırmacı ya da
    eğitimci olarak etik konusunu oldukça ciddiye alan bireyler
    olarak düşünmektedirler.
    Örneklerde her bir vakada, psikologlar etik ihlale yol açan
    bir karar vermişlerdir. Bu nasıl mümkün olmaktadır ve bir
    etik kural bu durumları nasıl öngörebilir?
    Bu noktada etik kuralların doğasını ve etik karar vermenin
    temellerini belirleyen iki temel model vardır. Bunlar;
    deontoloji (görev bilgisi) ve teleolojidir (amaç bilgisi).
    Etik Kurallar: Yapılması ve Yapılmaması Gerekenler
    Bir mesleki davranım kuralı, psikolog rolündeki bireylerin
    uygulamalarını yürütürken onlar için zorunlu kılınan ve
    yapılması yasaklanan belirli davranışları barındıran bir dizi
    kurallar listesi olarak düşünülebilir.
    Etik kuralların temelde görevi başkalarına zarar vermeyi
    engelleyecek gündelik davranışlar hakkında kararlar verme
    konusunda bir tür yardımdır. İkinci olarak psikoterapi, klinik
    süpervizyon, araştırma, yönetim danışmanlığı ya da eğitim
    konusunda var olan hizmeti daha ileriye taşımaya hizmet
    etmektir.
    Örneğin; tedavi için bilgilendirilmiş onamı içeren bir kural,
    ayakta tedavi gören günübirlik hastasına ya da hastanede
    yatan bipolar hastasına psikoterapi hizmeti sunmak üzere
    olan, çift terapi hizmeti sunan, sigarayı bırakmak isteyen
    hastası için hipnoz kullanan ya da herhangi başka bir
    müdahale türünü kullanmak üzere olan bir psikolog yeterli
    bir bilgilendirmeyi sağlarken ortaya çıkabilecek spesifik
    problemlere değinmek zorundadır.
    Kuralın dili, belirli özel durumlarda bilgilendirilmiş onam
    sağlayabilmek adına yeterince kesin ve ayrıntılı olmak ile
    çok çeşitli durumlara genel olarak değinebilecek kadar
    yeterince geniş olmak arasında bir dengeyi sağlamak
    durumundadır.
  • Farklı kuramsal yönelimleri olan psikologlar
  • Farklı ortamlarda çalışan psikologlar
  • Çok çeşitli müdahale teknikleri sağlayan psikologlar
  • Çok çeşitli gruplarla çalışan ve o gruplar için
    uzmanlaşmış olan psikologlar
  • Belirli tanı kategorilerinde olan hasta ve danışlara
    müdahalede bulunan psikologlar
    Etik Eylemlerin Özellikleri / Bir şeyin etik olabilmesi için
    gerekli şeyler
    1) Eylemin bir ilkesi olmalı
    2) İlkelerin uygulanmasının makul çıktılarının bir sonucu
    olmalı
    3) Genellenebilir olma özelliğini kapsamalı.
    Bir eylem, belirli ve genellikle kabul edilebilir ahlaki ilkeler
    temel alınarak yapılmışsa o eylemin belirli bir ilkeye sahip
    olduğu söylenebilir. Örneğin; başkalarına zarar vermekten
    kaçınmak ya da katılımcıların özerkliğini korumak.
    Mantıklı ve makul bir çıktı ise bir tedavinin neyi içereceğine
    ilişkin hatalı bilgiler verilmesi yerine, dürüstlük ilkesine
    bağlı olarak uygulayacağı müdahalenin gerçekten neyi
    içerdiği hakkında doğru bilgileri vermek, ilkelerin mantıklı
    uygulamalarının yapılması anlamına gelir.
    Başkalarına zarar vermekten kaçınma ilkesinin bir
    parçasının çıktısı olarak her araştırmacının araştırma
    sonunda katılımcıyı bilgilendirme gerekliliğinin olması gibi
    karşılaştırılabilir diğer durumlar için önerilebilir nitelikte
    olmalıdır.
    Diğer psikologların şikayetleriyle ortaya çıkan;
    ⎯ Başkalarına (danışan, hasta, meslektaş) zarar vermek,
    ⎯ Kalitesiz ve hileli araştırma,
    ⎯ Mesleğe zarar vermek
    Bu çeşitliğin ve kuralların nasıl evrimleştiği, etik
    standartların kavramsallaştırılması için Deontoloji (Görevmerkezli) ve Teleoloji (Amaç- merkezli) iki temel kavramları
    ortaya çıkarmaktadır.
    Deontoloji ve Teleoloji: Etik Karar Vermede İki Temel
    Deontoloji etik Immanuel Kant tarafından bir yol gösterici
    olarak tanımlanmıştır. Kant’a göre bireyler için etik
    davranışın temel amacı toplumsal ve mesleki görevleri
    yerine getirmektir. Aynı zamanda görev merkezli deontoloji
    görev düşüncesi üzerine ya da “Doğru olan ne?” sorusu
    üzerine temellenen etik unsurlar olarak tanımlanabilir.
    Bu kavram, arzuların değil ama aklın belirlediği eylemlerin
    kesin buyruğa dayandığı ve insanların evrensel ilkelere göre
    bir görev olarak iyiye yönelik hareket etmeleri gerektiğini
    savunmuştur. Dolayısıyla, bireyin eylemlerinin etik niteliğini
    doğrulayacak deontoloji bir araç, küçük veya dar bir ahlaki
    değerler ya da özellikler dizisine odaklanır.
    Geniş anlamda bu kavram doğası gereği iki kutupludur,
    farklı bir eylemi düşündürebilecek durumlara ya da
    değişkenlere bakmaksızın her zaman ve her durumda bu
    davranış ile ilgilenir. Deontoloji olarak gerekçelenmiş etik
    ilkeye bir örnek “Her zaman dürüst ol” olabilir. Böyle bir
    kuralın bireyin mesleğine uygulanması “Her zaman doğruyu
    söyle” ya da “Asla gerçekleri kasten yanlış aktarma” ya da
    yazılı ya da sözlü iletişimde asla gerçekleri eğip bükme
    olarak yorumlanabilir.
    Fakat etik kurallar yalnızca deontolojik temeller içeriyorsa
    birbirileri ile çelişebilir. Bu durumda,
    a) her zaman harfi harfine doğruları söylemesi gerektiğine,
    b) mümkün olan her durumda hastanın hayatını koruması
    gerektiğine inanan bir tıp doktorunun ikilemi dikkati
    alınabilir.
    Aynı durum
    a) her zaman doğruyu söyle ve
    b) her zaman hasta ya da danışanın iyi oluş halini koru
    kurallarına bağlı psikologlar için de geçerli olabilir.
    Örnek; aile terapi vakası
    Bir evlilik terapisti çatışma düzeyi oldukça yüksek bir çiftle
    tanışmıştır ve terapi seansı boyunca erkeğin sarhoş
    olduğunu ve devamlı olarak kusurları ve eksiklikleri için
    eşini azarladığını gözlemlemiştir. Ertesi gün terapist,
    kadından acil bir telefon alır. Kadın terapiste, kocasının ona
    vurmaya başladığını ve gecenin bir yarısı güvenliği için
    evden kaçarak kadın sığınma evine gittiğini söylemektedir.
    Saatler sonra pişman olan erkek, terapisti arayarak karısı
    için endişeli olduğunu ve terapistin onun yerini bilip
    bilmediğini ve şu anda polis merkezinde bir kayıp başvurusu
    yapmak üzere olduğunu söyler.
    Bu durumda iki zorunluluğu aynı anda uygulamak mümkün
    değildir: Saldırgan eşin karısının nerede olduğuna ilişkin
    sorusuna dürüstçe cevap vermek ve kadının iyi oluşunu
    korumak. Hanımının yeri hakkında bilgisinin açık edilmesi
    güvenirliğini tehlikeye atabilecekken; yalan söyleyerek ya
    da soruyu cevaplamayı reddederek kadının güvenliğini ve
    iyi oluşunu korumak her soruya dürüstçe karşılık vermeye
    ilişkin gerekliliği ihlal edecektir.
    Bir psikoloğun bütünüyle deontolojik temellere dayanan bir
    etik kuraldaki tüm zorunluluklara, her zaman danışanın ya
    da hastanın iyi oluşunu koru ve her zaman mutlak doğruyu
    söyle, itibar edeceği açık bir yol yoktur. Bu muğlak alanlar,
    sezgisel akıl yürütmenin tek başına çözemeyeceği sorunları
    ortaya çıkarmaktadır. Bu sorunlar da etik standartların
    oluşturulması için başka bir modeli ortaya çıkarmış ve bu
    içsel çelişkileri çözmeye yardımcı olmuştur.
    Teleoloji, “şeylerin sonu ya da amaçları çalışmaları” olarak
    tanımlanabilir. Faydacılık, İngiliz sosyal bilimci Jeremy
    Bentham ve John Stuart Mill tarafından geliştirilmiştir.
    Bentham, bu kavramı etik karar vermenin en çok sayıdaki
    insan için en iyi fayda ve mutluluğun peşine olan
    kavramlara dayanması gerektiği şeklinde açıklamıştır. Bu
    açıdan bir etik kural için teleolojik ya da faydacı bir
    gerekçelendirme, tamamlanmış bir eylemin sonucu olarak
    sonuçlara ya da bitiş noktalarına (en çok iyilik ve mutluluk)
    odaklanır; var olan çıktıları koruyacak ya da iyileştirecek bir
    kural yaratarak neden ve sonuç arasında ilişki kurma
    arayışındadır.
    İlk APA Etik Kuralı’nın oluşturucuları bir psikoloğun yaptığı
    belirli bir davranışın başkasına zarar verip vermeyeceğine
    nasıl karar vermişler? İlk APA Etik Kuralı, 1000 adet
    psikologdan uygulamaları sırasında deneyimledikleri etik
    ikilemlerle ilgili bilimsel bir yöntemle sistematik olarak
    toplanan veri üzerine dayanmaktadır. Bu şekilde
    oluşturulan veri tabanı konu alanlarının damıtılmasınayetkinlik, gizlilik, danışanı iyi oluşu ve bilgilendirilmiş onam
    gibi imkan tanımıştır. Bu alanların her biri etik kurallara
    bağlı olan bir psikoloğun seçenekleri hakkında bilgi veren
    belirli kuralları içermektedir. Örneğin; ilke 8.
    İşleyen kurallar psikologların etkileşim kurdukları kişiler için
    böylesi zararlı sonuçlara neden olmanın önüne geçecek
    şekilde geliştirilmiştir. Kural ve sonuç, neden ve sonucu
    arasında güçlü bir bağ vardır ve bu teleolojik temelli etik
    kurallar için çok doğaldır.
    APA Etik Kuralları’nın Evrimi
    Etik kural evrildikçe yeni standartlar eklenmiştir. Bu
    standartlardan bazıları teknoloji ile birlikte gelmiştir.
    Terapiye gelmiş bir hastaya ya da araştırma katılımcılarına
    ait kayıtların elektronik ortamda tutulmasının mümkün
    olmaya başlamasıyla, kayıttan önce kişiye bilgi verilerek
    resmi bir onamın alınması şeklinde bir standart
    geliştirilmiştir.
    Psikologların reklam kullanmak istemelerini ilk baştan talep
    etmeleri gibi nedenler eklenmiş; daha sonra bu uygulama,
    terapistin danışan üzerinde sahip olduğu etkiden
    faydalanarak danışanın sömürülmesi anlamına geldiğinden
    yasaklanmasına ilişkin bir kural getirilmiştir.
    Psikologların danışanları ile yürüttükleri çalışmaları
    belgelendirmelerine ilişkin gerekliliğinin, haftalık tedavi
    sürecinin etkinliğinin artıracağı ve hasta ya da terapistin
    ortamdan ayrılması ya da terapistin hasta olması gibi
    sebeplerle tedavinin aksaması durumu söz konusu
    olduğunda tedavin devamlılığını daha iyi hale getireceği
    düşünülmüştür.
    Sağlık sigortası şirketlerinin vaka takipçileri, tedavideki
    ilerlemeyi kayıt altına almak ya da ilk başta izin verilenin
    ötesindeki ek bir seans isteği için onay verme konusunda
    terapistlerin klinik kayıtlarına bel bağlamaya başlamışlardır.
    İyi bir kayıt süreci ayrıca, danışanın memnuniyetsizlik
    yaşadığı ya da tedaviye ilişkin etik kurallar, yasalar,
    profesyonel meslek kılavuzları ve APA ya da terapistin diğer
    mesleki birliklerin yayımladığı mesleki standartların
    uygulanması konusunda başarısız olması durumlarında
    önemli birer kaynak olarak görülmektedir. Bu durumlarda,
    bir psikoloğun klinik kayıtları, tedavi sürecine ilişkin
    kronolojik bilgi sunabilmektedir ve hastanın etik konusunda
    bir şikâyette bulunması durumunda özellikle tedavi süresi
    yılları bulduğunda (belleğin yeterli olamayacağı kadar uzun
    süreler) başvurulabilecek en iyi kaynak olacaktır. Böylece,
    yıllar geçtikçe not edilmediği takdirde yok olacak, hastadaki
    önemli değişimler, tedavideki kilometre taşları ve yapılan
    önemli müdahalelerin belgelendirilmesi, terapistin hesap
    verebilirliğini artıracaktır. Bu kayıtlar ayrıca, psikologların
    yetkin olmadıkları uygulamaları yürütme, ihmal, istismar ya
    da başka türlü bir yanlış uygulamaya yönelik kendisine
    yönlendirilen suçlamalara karşı kendilerini
    savunabilecekleri en temel araç olacaktır.
    İyi bir kayıt sürecinin ne gibi avantajları olmaktadır?
    Eğitime ilişkin ayarlamalar da Etik Kurallar’ın daha önceki
    baskılarında ele alınmayan durumların belgelenmesinde
    benzer bir fırsat sunmaktadır. Psikoloji öğrencilerine
    bireysel süpervizyon verenler için de şu anda uygulamanın
    başında bir bilgilendirilmiş onam verme, ayrıca bazı
    açılardan da süpervizyon sürecini belgelendirme gerekliliği
    söz konusudur.
    Bunun eğitim alanların, süpervizyon sürecinden tam olarak
    ne beklemeleri gerektiğini ayrıntılı bir şekilde bilmelerine
    imkân tanıyarak ve süpervizörlerin işlerini ilgili, faydalı ve
    kanıtlara dayalı unsurlar olarak görülebilecek didaktik ve
    deneysel öğeler içeren kuramsal modellere uygun
    yapmaları gerektiğinin farkına varmalarını sağlayarak,
    süpervizyon eğitiminin kalitesini arttırdığı
    düşünülmektedir. Hatta, bazı eyalet lisanslandırma
    kurumları, süpervizör olarak çalışan psikologların
    süpervizyonlarının resmi olarak geçerli sayılabilmesi için
    düzenli aralıklarla eğitim almalarını zorunlu kılmıştır.
    Danışanın memnuniyetsizlik yaşadığı ve tedaviye ilişkin etik
    kurallar,
    Yasalar,
    Profesyonel meslek kılavuzları,
    APA ya da terapistin diğer mesleki birliklerin yayımladığı
    mesleki standartların uygulaması konusunda başarısız
    olması durumlarda yol gösterici olmasıdır.
    Uzun yıllar geçtikçe not edilmediği takdirde yok olacak,
    hastadaki önemli değişimler, tedavideki kilometre taşları ve
    yapılan önemli müdahalelerin belgelendirilmesi, terapistin
    hesap verebilirliğini artıracaktır. Bu kayıtlar ayrıca,
    psikologların yetkin olmadıkları uygulamaları yürütme,
    ihmal istismar ya da başka türlü bir yanlış uygulamaya
    yönelik kendisine yönlendirilen suçlamalara karşı
    kendilerini savunabilecekleri en temel araç olacaktır.
    İsteğe Bağlılık ve Zorunluluk
    Genel ilkeler başlığı altında bir bölümün eklenmesi ile APA
    Etik Kuralları önemli bir değişime uğramıştır.
    APA GENEL İLKELERİ
  • Yetkinlik,
  • Doğruluk,
  • Mesleki ve bilimsel sorumluluk,
  • Kişilerin hakları ve onurlarına saygı
  • Başkalarının iyi oluşunu düşünme
  • Sosyal sorumluluk
    Fakat 2002 revizyonunda genel ilkeler beşe düşürülmüştür
    ve her bir ilke için tanımlayıcı bir paragraf oluşturulmuştur.
    2002 APA GENEL İLKELERİ
  • Yararlı olmak ve zarar vermemek
  • Sorumluluk
  • Dürüstlük
  • Adil olma
  • Kişilerin haklarına ve onuruna saygı
    Etik kurallarının genel ilkeler ve etik standartlar şeklindeki
    bu iki bölümü, aynı belgenin tamamlayıcı parçaları
    olmalarına karşın temelde farklılaşmaktadır. Genel ilkeler,
    büyük oranda deontolojik temelli görülebilir. Bu ilkeler
    temel olarak psikologların mesleki rollerinde hedeflerini
    yüksek tutmalarına yardımcı olacak dürüstlük, adalet ya da
    başkalarının haklarına ve onuruna saygı gibi kısıtlı bir dizi
    ahlaki değer ve özelliklerine odaklanmaktadır.
    Etik standartlar ise teleolojik temellidir. Eylemler ve
    sonuçlar arasında bağlantı kurar. Bir psikolog, bir araştırma
    ya da terapi öncesinde kapsamlı bir bilgilendirilmiş onam
    sunarak danışanı, hastayı ya da katılımcıyı karşılaşacakları
    deneyime hazırlar. Bu tür eylemler, bireyin özerk olarak
    karar vermesine doğrudan katkıda bulunmaktadır ve
    kişilerin iyiliklerine ve mutluluklarına da bir şekilde
    potansiyel katkıda bulunabileceği söylenebilir.
    Bu tam zıttı, psikolojik hizmet alacak hazırlıksız bir kişiye
    sürpriz bir deneyim yaşatmak muhtemelen, bireyin iyiliğini
    ve mutluluğunu azaltıyor gibi algılanacak ve zarar görmüş
    ya da sömürülmüş hissiyatının oluşmasına yol açacaktır.
    Teleolojik temelli bir etik kural sıklıkla hem psikolog hem de
    hizmeti alan kişi için koruyucu niteliktedir. Bir psikolog her
    bir etik standarda uyarak yalnızca hizmet verdikleri kişilerin
    iyi oluşlarına katkıda bulunmakla kalmaz ayrıca, bir şekilde
    kızgın, kırgın ya da kandırılmış hisseden bireyleri maliyetli
    sonuçlardan da korur.
  1. HAFTA DEVAMI / GENEL ETİK İLKELER
    2002 ETİK KURALLARI REVİZYONUNA GENEL BAKIŞ
    1992 basımındaki değişikliklerin genel yapısını ve içeriği
    korunmuştur. İki basım da Giriş ve Uygulanabilirlik
    bölümleriyle başlamaktadır. 2002’de revize edilen etik
    kurallar içerisinde bu bölüm, kuralların hedef kitlesi (ilk
    defa öğrenciler eklenmiştir); şikayetlerin dosyalanması, etik
    ve yasalar arasındaki çatışmalarla nasıl baş edileceğini
    tanımlayan bir sayfadan oluşmaktadır.
    Yasa, bir ülke veya topluluk tarafından tanınan ve bu ülke
    ya da topluluğun eylemlerini düzenleyen ve ayrıca ceza
    uygulamaları ile bunu zorlayan, bir kural ya da kurallar
    sistemi” olarak tanımlanabilir. Mesleğini icra etme lisansı
    olan tüm psikologlar, eyaletlerin psikoloji
    lisanslandırmasına ilişkin düzenlemelerine uymak
    durumunda olduğu kadar eyalet yasalarına ve federal
    yasalara da uymak zorundadır. Yaşlı ya da çocukların
    kötüye kullanımının raporlanması, danışanın kendisine ya
    da çevresine zarar vermeye yönelik ciddi bir tehdit
    oluşturduğu durumlarda uygun önlemlerin alınması,
    danışanlar ile cinsel ilişkiden uzak durmak ya da görüşme
    kayıtlarını danışanının görmesine izin vermek gibi bütün
    psikologların etik kurallara uygun karar vermelerini ve
    davranmalarını gerektiren süreçler aynı zamanda ülkenin
    bu konulardaki yasal düzenlemelerine de uygun
    davranmayı gerektirir. Bu yapının dokusu, eyaletten
    eyalete değişebilir çünkü psikologlar uygulama yaptıkları
    eyalet tarafından lisanslandırılmaktadırlar ve bazı eyaletler
    bilgilendirilmiş onam vermek ya da kayıtların tutulması gibi
    konularda diğerleri kadar katı uygulamalara sahip
    olmayabilirler.
    Etik kurallar ve eyalet yasaları arasındaki uyuşmazlıklar
    zamanla APA tarafından farklı şekillerde ele alınmıştır. APA
    Etik Kuralları’nın 1992 baskısında, psikologlar etik ve yasal
    olarak “daha yüksek olan standardın” uygulanmasına
    mecbur edilmişlerdir. Bir etik standart, yasanın
    gereklilikleri ile çeliştiğinde psikologlar “etik ilkelere
    bağlılıklarını ortaya koymaya ve sorumluklarının bilinci ile
    çatışmayı çözmek için uygun adımları atmaya” zorunlu
    kılınmıştır. Örneğin, etik kural danışana ait kayıtların
    özellikle sadece danışanın izni ile paylaşılabileceğini ifade
    etse de bu kayıtlarının mahkeme tarafından istenmesi
    durumunda gizliliğin ihlali durumu söz konusu olacaktır.
    Eğer bir psikoloğun etik kural ve yasa arasındaki çatışmayı
    çözme girişimi başarısız olmuşsa bu psikoloğun başka
    mesleki kaynaklara (yayınlanmış uygulama rehberleri, etik
    kurul tarafından yayınlanan resmi belgeler ya da diğer
    belgeler) ve diğer psikologlara olduğu kadar kendi
    vicdanının sesine de başvurması beklenmektedir.
    Etik Kurallar’ın 2002 revizyonu, uyuşmazlıkların çözülemez
    gözüktüğü durumlarda psikologların, Standart 1.02 ve
    1.03’te ifade edildiği gibi “yasaların, düzenlemelerin ve
    devletin diğer yasal otoritelerinin gerekliliklerine bağlı
    kalınması” gerektiğini ifade ederek daha farklı bir yaklaşım
    benimsemiştir. Bu değişiklik, birbiri ile uyuşmazlık gösteren
    kurallara ilişkin problemlerin çözümünde, psikologların etik
    açıdan tartışılabilir bir müdahalede bulunmalarına imkân
    tanıyacağı ve daha önce de alıntılanan cümlede belirtildiği
    gibi yaptıklarını kendilerinin yalnızca etik kurallara
    uyduklarını öne sürerek meşrulaştırmalarına neden olacağı
    için bazıları tarafından eleştirilmiştir. Bu konuda fikir ayrılığı
    yaşayan psikologlardan bazıları o kadar tutku ile hareket
    etmişlerdir ki APA’dan üyeliklerini dahi çekmişlerdir.
    Bu standartlara ilişkin devam eden protestolara cevaben,
    Etik Kurallar’ın revizyonunun üzerinden 8 yıl geçtikten
    sonra APA, bu iki standart üzerinde düzenlemelere gitmiştir
    ve bu düzenlemeler 2010 yılının haziran ayında yürürlüğe
    konmuştur (APA, baskıda). APA, psikologların etik kurallara
    bağlılıklarını göstererek “uyuşmazlığın doğasını açıklığa
    kavuşturmak” ve çatışmaları çözmek için, Etik Kuralların
    Genel İlkeleri ve Etik Standartları ile uyumlu olarak” makul
    adımlar atmalarını gerekli kılan yeni ifadeler eklemiştir
    (italik yazılar düzenleme yapılan ifadeleri göstermektedir;
    APA, baskıda). Son bir cümle ile “hiçbir koşul altında bu
    standartların insan haklarının ihlalini savunma ya da
    meşrulaştırma amaçlı kullanılamayacağı” açıkça
    belirtilmiştir. Bu yeni kural, etik standartların bir yasa,
    düzenleme ya da devletin diğer yasal otoriteleri ile
    uyuşmazlığa düştüğü (Standart 1.02) ya da kurumun
    talepleriyle (Standart 1.03) uyuşmadığı herhangi bir
    durumda uygulanmaktadır. Bu, artık psikologların
    kendisinden yaptığı uygulamalar sırasında insan haklarını
    ihlal etmesini bekleyen işverenlerine boyun eğmek için
    takdir yetkilerini kullanmalarını açıkça yasaklayan önemli
    bir değişiklik olmuştur.
    Bu yeni standartların bile bir kafa karışıklığı yaratması
    mümkündür. Çünkü bu standartlar sadece etik kuralların,
    genel ilkelerine atıf yapan etik standartlar bölümünde yer
    almaktadır ve psikologlardan etik ikilemleri çözmede buna
    uygun hareket etmelerini istemektedir.
  2. HAFTA
    ETİK KURALLAR VE YASALAR
    Farklı hizmetler örneğin; psikolojik değerlendirme,
    psikoterapi, yönetim danışmanlığı sağlayan psikologlar, etik
    standartları gözetmenin yanı sıra ülkenin yasalarını da göz
    önünde buldurmak zorundadırlar.
    Hem standartlara hem de yasalara neden birlikte ihtiyaç
    duyulur ve bu durum gereksiz bir fazlalığa neden olur mu?
    Örneğin, etik kural danışana ait kayıtların özellikle sadece
    danışanın izni ile paylaşılabileceği ifade etse de bu
    kayıtlarının mahkeme tarafından istenmesi durumunda
    gizliliğin ihlali durumu söz konusu olacaktır.
    Etik kuralların 2002 revizyonu, uyuşmazlıkların çözülemez
    gözüktüğü durumlarda psikologların, «yasaların,
    düzenlemelerin ve devletin diğer yasal otoritelerinin
    gerekliliklerine bağlı kalması» gerektiğini ifade ederek daha
    farklı bir yaklaşım benimsemiştir. Bu değişiklik, birbiri ile
    uyuşmazlık gösteren kurallara ilişkin problemlerin
    çözümünde, psikologların etik açından tartışılabilir bir
    müdahalede bulunmalarına imkan tanıyacağı ve daha önce
    de alıntılanan cümlede belirtildiği gibi yaptıklarını
    kendilerinin yalnızca etik kurallara uyduklarını öne sürerek
    meşrulaştırmalarına neden olacağı için bazıları tarafından
    eleştirilmiştir.
    Bu standartlara ilişkin devam eden karşıt görüşlere
    cevaben, bu iki standart üzerinde 2010 yılında
    düzenlemelere gitmiştir. APA, psikologların etik kurallara
    bağlılıklarını göstererek «uyuşmazlığın doğasını açıklığa
    kavuşturmak» ve çatışmaları çözmek için Etik Kuralların
    Genel İlkeleri ve Etik Standartları ile uyumlu olarak» makul
    adımlar atmalarını gerekli olan yeni ifadeler eklemiştir.
    «Hiçbir koşul altında bu standartların insan haklarının
    ihlalini savunma ya da meşrulaştırma amaçlı
    kullanılamayacağı» açıkça ifade edilmiştir. Bu yeni kural,
    etik standartların bir yasa, düzenleme ya da devletin diğer
    yasal otoriterleri ile uyuşmazlığa düştüğü ya da kurumun
    talepleriyle uyuşmadığı herhangi bir durumda
    uygulanmaktadır. Psikologların kendisinden yaptığı
    uygulamalar sırasında insan haklarını ihlal etmesini
    bekleyen işverenlerine boyun eğmek için takdir yetkilerini
    kullanmalarını açıkça yasaklayan önemli bir değişiklik
    olmuştur.
    Yeni standartlar niçin kafa karışıklığı yaratmaktadır? Bu
    standartlar sadece etik kuralların, genel ilkelerine atıf
    yapan etik standartlar bölümünde yer almaktadır ve
    psikologlardan etik ikilemleri çözmede buna uygun hareket
    etmelerini istemektedir. Genel ilkelerle ilgili giriş
    paragrafında açıkça «Etik standartların aksine genel
    ilkelerin bir zorunluluğu yansıtmadığı belirtilmekte ve
    bunlar yaptırımların uygulanması için bir temel
    oluşturmamaktadır. Bu nedenle sebeplerden biri veya
    tümü için genel ilkelere bağlı kalmak, bu ilkelerin anlamı ve
    amacını bozacaktır ifadesine yer verilmiştir. Bu değişiklikler
    psikologların günlük işleriyle ilişkili olacak genel ilkeler
    tarafından açıkça dile getirilmiş kavramları kesin olarak
    oluşturmaktadır. Bunlar ayrıca psikologların omuzlarına bir
    sorumluluk yüklemektedir: Eylemlerin sadece kuralları
    takip etmekle kalmayıp insan haklarının bilincinde olmak,
    mesleki sorumluluklarını sırtlarından atıp başkalarının insan
    haklarını ortadan kaldırmamak ve onlara zarar vermemek.
    APA ETİK KURALLARI’NA GENEL BAKIŞ VE BU KURALLARIN
    KISA TARİHİ
    Dr. Burgess, danışanlarına ağrı yönetimi ve kronik
    hastalıklarla ilişkili psikolojik belirtiler konusunda biyolojik
    geri bildirim eğitimi ve psikoterapi hizmetleri sunmaktadır.
    Burgess ayrıca beslenme konusuna ilgi duymaktadır ve
    kendisini vitaminler, bitkisel takviyeler ve kilo kaybı
    konularında geliştirmiştir. Ayrıca yakın bir zamanda her
    zaman kanıta dayalı olmasa da ürünlerinin sonuçları
    hakkında birtakım iddialarda bulunduğu bir internet sitesi de
    açmıştır. Bazı ürünlerin güvenliği ve etkililiği konusundaki
    araştırmalar ve kalite kontrolleri ise oldukça yetersizdir.
    Burgess, danışanlarına, hem fiziksel hem de zihinsel sağlığa
    iyi gelecek bazı takviyelerin özel karışımlarını internet sitesi
    üzerinden satın alabileceklerini önermeye başlamıştır.
    Danışanları ise onu sevmektedir ve Dr. Burgess’i sağlık ve
    takviye besinler konusunda bir “yerel guru” olarak
    addetmişlerdir. Dr. Burgess, belirli takviye besinlere karşı
    alerjik bir reaksiyon gösteren, bipolar bozukluğu olan
    danışanından gecenin geç saatlerinde acil bir telefon
    almıştır. Doktor, başka ilaçlar alan danışanın, kendi
    takviyelerinin özel karışımlarından birinin neden olduğu
    ciddi ilaç etkileşimlerine açık hâle geldiğini düşünmüştür.
    Danışan, bu badireyi atlatmıştır ama bu olaydan sonra
    tedaviyi sonlandırarak, Dr. Burgess’i, kendisini tedavi etmesi
    konusunda yetersiz olması hususunda eyalet lisanslandırma
    kuruluna şikâyet etmiştir.
    Amerikan Psikoloji Birliği(APA), 1925’te tüzel kişiliğini
    kazanmıştır. APA, resmi etik kurallar geliştirilmeden önce,
    1938’de geçici süreyle Bilimsel ve Mesleki Etik Komitesini
    oluşturmuştur. Bu komite etik dışı uygulamalara ilişkin
    şikayetleri almaya başlamış ve şikayetleri «açıkça iyi
    sonuçları olacak, özel ve gayriresmi bir şekilde» ele almıştır.
    Bu komite sadece şikayetleri inceleme konusunda
    çalışmamış, aynı zamanda APA tarafından kabul edilecek
    bir dizi kuralın ve ilkenin oluşturulması konusunda da
    yetkilendirilmiştir. Tam ve katı kuralların oluşturmanın
    hiçbir zaman uygulanabilir olmayacağı konusunda fikir
    birliği sağlanmıştır.
    İlk Etik Kuralların Gelişimi
    İkinci dünya savaşından dönen askerlerin ihtiyaçlarını
    karşılamak için Birleşik Devletler Halk Sağlığı Hizmetleri ve
    Gaziler Dairesi ve eyalet hastaneleri ortaya çıkmıştır. Bu
    ihtiyaçları karşılamak için birçok psikolog APA’ya katılmaya
    başlamış ve bir etik rehbere ihtiyaç doğmuştur.
    1947 yılında çalışmalarını sürdüren Bilimsel ve Mesleki Etik
    Komitesinde ayrı bir komite olarak Psikologlar için Etik
    Standartlar Komisyonu oluşturulmuştur ve komiteye
    Edward C. Tolman başkanlık etmiştir. Kritik olay yönteminin
    kullanılmasına karar vermiştir ve APA’nın 7500 üyesinin her
    biri «bir psikoloğun olası etik sonuçlara sahip bir karar
    verdiği ve ilk elden bildikleri bir olayı tanımlamaya ve dahil
    oldukları etik meseleleri bildirmeye» davet edilmişlerdir.
    Bu tecrübeye dayalı yenilikçi yaklaşım, daha sonra başka
    birlik için kuralların geliştirilmesinde bir model haline
    gelmiştir.
    İlk etik ilkenin formatı, yapısı ve içeriğini belirleyen
    1000’den fazla kısa hikayenin gönderilmesiyle
    sonuçlanmıştır. Üyeler tarafından incelenmesi sonucunda
    American Psychologist ‘te yayımlanmış ve son baskısı
    1953’te yapılmıştır. Bu uzun belge 171 sayfadan oluşmuş,
    kuralların açık ara en uzun revizyonu olmuştur. Belge, 6
    bölüm, 310 kural, 162 ilke ve 148 alt ilkeden oluşmaktadır.
    Bu bölümler:
    a) Kamuya yönelik yükümlülükler
    b) Danışan ilişkileri
    c) Psikoloji eğitimi
    d) Araştırma
    e) Yazım ve yayımlama
    f) Mesleki ilişkiler
    Etik İlkelerin Bir Özeti adı altında, bütün olayların ve
    ayrıntılandırmaların dahil edilmediği daha kısa bir
    versiyonu da basılmıştır.
    Etik Kurallara İlişkin Revizyonlar
    Üç yıl süreyle kullanılması düşünülmüş olması ve etik
    meseleler içeren ek olaylarla revize edilmiştir. Revize
    edilmesinin sebebi orijinal baskısının uzunluğu, görgü
    kurallarının kullanılması ve gereksiz ilkeleri konusundaki
    eleştirileri ele almaktır. Yeni revizyonlar 1959’da kabul
    edilmiştir. İlk baskıda 162 ilke ile karşılaştırıldığında bu yeni
    baskı sadece 19 ilkeden oluşmaktadır.
    İlk 6 ilke geniş ölçüde tüm psikologlara ilişkin meselelere;
    iki tanesi, endüstriyel, klinik ve danışmanlık psikolojisi
    alanındaki meselelere odaklanırken son ikisi araştırma ve
    yayın konusunu ele almaktadır. Öğretim konusuna ise sınırlı
    şekilde değinilirken eğitim alan psikologların
    süpervizyonlarına ilişkin herhangi bir etik meseleye yer
    verilmemiştir.
    İLKELER
    İlke 1: Genel: Araştırmacı, öğretmen ve uygulamacıların
    amaç ve varsayımları.
    İlke 2: Yetkinlik: Yetkinliğin sınırları, kişisel yetersizlikler,
    etik olmayan psikologların bildirilmesi.
    İlke 3: Ahlaki ve Yasal Standartlar: Toplumsal standartlar,
    sosyal kurallar ve ahlaki ve yasal standartlara ilişkin bir
    cümle.
    İlke 4: Yanlış Beyan: Sağladığı hizmetin tanıtımı konusunda
    doğruluk, hangi alanlarda çalıştığımız -Depresyon OKB vs.-
    İlke 5: Kamuya Beyan: Psikolojik bulguların ya da
    tekniklerin yorumlanması konusunda kamuya karşı
    doğruluk.
    İlke 6: Gizlilik: Hastayı, gizliliğin sınırları, halka ya da
    kendisine yönelik tehditler, kendini açma hakkında
    bilgilendirilmiş onam, öğretim ve yayın amaçlı klinik verinin
    kullanılması hakkında bilgilendirme.
    İlke 7: Danışanın İyi Oluş Hâli: Buraya kadarki en uzun
    standarttır, çıkar çatışmaları, hizmetin sonlandırılması,
    bilgilendirilmiş onam, hastanın şevki, değerlendirme,
    öğretim, klinik ortamda profesyonelliğe ilişkin ayrıntıları
    içerir.
    İlke 8: Danışan İlişkisi: Terapi hakkında bilgilendirilmiş
    onam sağlama, çoklu rol ilişkisinden kaçınma- aile, arkadaş
    ya da yakın birliktelikler.
    İlke 9: Kişisel Olmayan Hizmetler (radyo ya da televizyon
    gibi halka açık sunumlarla değil, yalnızca mesleki ilişki
    bağlanımda tam ya da tedavi sağlama)
    İlke 10: Reklamcılık: Doğruluk, psikolojik hizmetin
    reklamım “sergilemeyi” yasaklayan “gösterişsiz” listeleme.
    İlke 11: Meslekler Arası İlişkiler: Bir kişiye, zaten almakta
    olduğu bir psikolojik hizmet verilmesine ilişkin yasaklama.
    İlke 12: Ücretlendirme: Ücretlendirmeler, sevk durumunda
    para iadesinin ve danışanın sömürülmesinin yasaklanması)
    İlke 13: Test Güvenliği: Test maddelerinin halka açılmasını
    yasaklama.
    İlke 14: Testin Yorumlanması: Test sonuçlarının yalnızca
    testi yorumlamaya yetkin ve onu düzgün biçimde
    kullanabilecek kişilere açık edilmesi.
    İlke 15: Testlerin Yayımlanması: Testlerin tanıtımını
    profesyonelce ve doğru şekilde yapan yayıncıların
    seçilmesi, ayrıntılı test el kitapçıklarının hazırlanması; ayrıca
    okuyucuların “Psikolojik Testler ve Tanı Teknikleri İçin
    Teknik Tavsiyeler “e yönlendirilmesi.
    İlke 16: Uygulama Sonrası Zararlı Etkiler: Katılımcının
    aldatmalar konusunda bilgilendirilmesi; ayrıca okuyucuların
    Hayvan Deneylerinde Önlemler Komitesi tarafından
    oluşturulan Hayvanlarla İlişkili Kurallar kaynağına
    yönlendirilmesi.
    İlke 17: Yayın Kredisi: Yazarlık kredisi hakkında iddialarda
    doğruluk.
    İlke 18: Örgütsel Materyaller: Bir kurum bünyesinde
    çakşırken klinik, araştırma, yazarlık vb. mesleki çalışma
    ürünlerine sahip olma.
    Endüstriyel Psikolojide Etik Uygulamalar Alt Komitesi
    1964’te 19. İlkeyi eklemiştir; bu komite endüstriyel
    psikoloji uygulamalarındaki en temel etik konunun halkı
    korumak ve bunun için etik standartlar oluşturmak
    olduğunu düşündürmektedir.
    İlk vaka kitabı 1963 yılında çıkıyor ve sonrasında 1967
    yılında güncelleniyor. Bu vaka kitabı 46 gerçek vakadan
    oluşup ve ayrıca karar verme sürecinin ayrıntıları ve Etik
    Komiteni nihai kararlarını içermektedir. Bu vaka kitabı hem
    eğitici bir kitap hem de hangi kararların verileceğine temel
    oluşturan bir dizi «yasaları» yansıtmaktadır. Ayrıca, etik bir
    uygulama için rehber oluşturur.
    1953’teki orijinal etik kuralların baskısından bugüne kadar
    10 revizyon yapılmıştır. Her bir revizyon 1959’daki
    kuralların ilkelerini içeren ancak kısa hikayeleri içermeyen
    yapısını ve formatını temel almıştır. Küçük değişiklikler,
    kurallar veya kavramlar eklenerek ya da silinerek ya da
    metin içerisinde psikolojik araştırmada, eğitimde veya
    uygulamadaki değişikliği yansıtan ince ayrıntıların
    değişimlenmesiyle kuralların içeriğinde yapılan
    değişikliklere odaklanmaktadır.
    Büyük değişiklikler etik kuralların yapı ve formatını da içine
    alan daha derin değişikliklerden oluşmaktadır. İsteğe bağlı
    etik ilkelere tümüyle yeni bir bölüm eklendiği ve bu ilkelere
    uyumlu olacak şekilde genel ilkelerin ve ayrıca her bir
    bölümündeki giriş paragraflarının silindiği ya da
    değiştirildiği 1992’deki revizyon örnek olarak gösterilebilir.
    Araştırma
    1981 yılında Hayvan Kullanımı ve Bakımı başlıklı yeni bir
    ilke oluşturulmuştur. Bu ilke hayvan araştırmaları ile ilgili,
    hayvanın alınması ve elden çıkarılması, rahatsızlık durumu
    ve acının en aza indirilmesi, yardımcı kişilerin düzgün
    şekilde süpervizyonlarının sağlanması ve ilişkili birçok
    konuyu listelenmiştir.
    ORTAYA ÇIKAN ETİK KONULAR
  • Çoklu Rol İlişkileri
    Çoklu rol ilişkileri kavramı ilk kez bir psikoloğun,
    psikoterapist, araştırmacı, klinik süpervizör ya da öğretmen
    gibi birincil mesleki rolüne ek olarak ondan hizmet alan kişi
    ile oynadığı ikincil sosyal bir role karşılık gelen ikili ilişki
    olarak ele alınmıştır. Psikologların aynı anda iki rolü
    üstlenmesinin psikoloğun nesnelliğini, yetkinliğini
    etkileyebilmesi, bu durumun da nihayetinde bireye zarar
    verebilmesidir.
    İlk etik kuralların kurucuları 1953’te psikologlara «kendi aile
    üyeleriyle, yakın arkadaşlarıyla ya da ikili ilişkilerin
    kurulmasıyla iyi oluşu tehlikeye girebilecek kadar çok yakın
    arkadaşlarla klinik ilişkilerde bulunmayı» yasaklarken bu
    durumun farkındaydılar.
    Yeme bozuklukları konusunda uzmanlaşmış bir klinik
    süpervizörü, çalışma ehliyeti alması için bir ön şart olarak
    gerekli doktora sonrası süpervizyonu tamamlamaya çalışan
    hırslı ve parlak bir lisansüstü öğrencisine süpervizörlük
    yapmaktadır. Süpervizörün, hastalan için ek bir kaynak
    olması adına anoreksiya üzerine bir internet sitesi kurmak
    gibi yaratıcı bir fikri vardır; ancak bu fikrini uygulama
    konusunda teknik olarak yeterli değildir. Lisansüstü
    öğrencisi bilgisayar kullanımı konusunda çok bilgilidir ve
    süpervizörü için internet sitesinin oluşturulması hususuna
    fazladan zaman ayırmaya isteklidir. Sonunda öğrenci şık ve
    interaktif bir site oluşturmuştur ve halk bu bilgilendirici
    kaynağı keşfettikçe kısa zamanda internet sitesi büyük sükse
    yapmıştır. Siteyi hatasız ve güncel tutmaya çalışmak, siteye
    erişenlerin sorularına ve yorumlarına cevap vermek
    öğrenciyi yavaş yavaş tüketmeye başlamıştır. Haftalık
    süpervizyon saatinin çoğu siteyi güncel ve işler tutmanın
    klinik ve ticari boyutlarıyla meşgul şekilde geçmektedir.
    Dahası, ticari açıdan, siteyi ziyaret edenlerden mesleki
    danışma için bir ücret talep edilip edilmemesi ve daha fazla
    bilgi için ziyaretçilerin klinikle iletişim kurup kurmaması gibi
    bazı farklı fikirler gündeme gelmektedir. Bir gün süpervizör,
    internet sitesinin öğrencisinin ilk önceliği olması gerektiğine
    ilişkin beklentisini ileterek, öğrencisinin bu işin çok fazla
    zaman almasına ilişkin yakınmalarını onaylamadığını ifade
    etmiştir. Bir problem hakkında tavsiyesine ihtiyacı olduğu
    her anda öğrencisinin “göreve hazır” bir şekilde olamayışını
    hoş karşılamamaktadır ve onun bu kızgınlıkları, geri planda
    kalan klinik süpervizyonu bozmaya başlamıştır. Öğrenci,
    zorlu anorektik hastası için yeterli süpervizyon alamamış ve
    intihara meyilli birçok hasta sağlık durumlarının kötüye
    gittiğine ilişkin belirtiler göstermeye başlamışlardır. Sahne
    artık, sadece süpervizörün başlangıçta çoklu rol ilişkileri
    -süpervizör ve iş ortağı- içine girmesinin tehlikesini fark
    etmesiyle engellenebilecek trajik olaylara hazır bir hâle
    dönüşmüştür.
    Etik standartlar herhangi mesleki ilişki ifadesiyle
    genişletildi; klinik kelimesinin mesleki olarak değiştirilmesi
    psikologların eğitimci, süpervizör, danışman ve araştırmacı
    gibi klinik olmayan tüm rollerini hatırlatmıştır.
    1992’deki büyük değişiklikle beraber, ikili kavramı çoklu
    ilişkiler haline gelmiştir ve psikologların bazen aynı anda
    sadece iki değil, herhangi başka miktarda çok role girmesi
    yasaklanmıştır. Örneğin; klinik süpervizör, psikoterapist ve
    arkadaş girebileceği gerçeğine odaklanmaktadır. Bu etik
    standart eğer psikologların nesnelliğini zayıflatacak, kendi
    işini etkili bir şekilde yapmalarını engelleyecek, karşı tarafa
    zarar verecek ya da onu sömürmeye neden olacaksa
    psikologlara «böyle kişilerle kişisel, bilimsel, mesleki,
    parasal veya diğer başka bir ilişkiye» girmeyi açıkça
    yasaklamıştır.
    Psikologlar, gelişen zararlı bir çoklu rol ilişkisini, «karşı
    tarafın çıkarlarına saygı göstererek» çözmek zorunda
    kalmışlar. En son yapılan değişiklikte liste ikinci düzey
    eklenerek genişletilmiştir. Psikoloğun mesleki bir ilişkisinin
    olduğu kişi ile «yakından ilişkili» ya da «bağlantılı» bir başka
    kişi ile ilişki içinde olmak olarak tanımlanmıştır.
  • Uygunsuz Cinsel Davranış
    Bu davranış, çoklu ilişkilerin bir alt kümesi olarak
    görülebilir. Bu davranış, ciddi miktarda başkalarına zarar
    verme riski taşımaktadır ve mesleki bir ilişki içerisinde her
    zaman yasaklanmıştır. Bu durumun terapiye gelen danışlar
    üzerindeki yıkıcı etki belirtilerini önemli derecede artışa
    sebep olduğu görülmüştür.
    1977 yılında ilk olarak «Danışanlarla olan cinsel yakınlıklar
    etik dışıdır.» olarak terapi alan kişi ile cinsel ilişki konusuna
    doğrudan yazılmıştır. Bu etik kurallar çerçevesinde 1992
    yılında revizyonla birlikte en az altı standart, mesleki ilişkiyi
    cinselleştirme konusuna özellikle değinmiştir.
    Cinsel taciz, öğrencinin, süpervizyon alan kişinin, çalışanın,
    katılımcının, danışan ya da hastanın cinsel olarak
    sömürülmesi, öğrencinin niyetiyle bile olsa süpervizyon
    alan kişi ya da öğrenciyle cinsel birliktelik, mevcut hasta ya
    da danışanla herhangi bir koşulda cinsel ilişki, önceki cinsel
    partnerle psikoterapi, psikolojik tedavinin resmi olarak
    sonlandırılmasını takiben iki yıl içerisinde eski hasta ile
    herhangi bir koşulda cinsel ilişki yasaklanmaktadır.
    Klinik Uygulamaların Reklamı ve Diğer Ticari Yönleri
    Psikologlardan verdikleri hizmete ilişkin bir duyuruyu
    «doğruluk ve hassasiyetle», ticari standartlardan ziyade
    mesleki standartlara bağlı kalarak» yapmaları istenerek
    reklam konusuna ilk etik kurallar içerisinde değinilmiştir.
    Psikolog topluma yönelik bilgi sunarken (medya yoluyla
    ulaşılabilecek her türlü reklam ve demeçler, tanıtım
    broşürleri ve kitapçıkları, ders notları, özgeçmişleri); kendi
    çalışmaları, araştırma ve uygulamaları, bağlı olduğu kişi ve
    kurumlara ilişkin bilerek yanlış, aldatıcı, hileli açıklama
    yapmaz. Uzmanlığı dışındaki konularda açıklamalardan
    bulunmaktan kaçınır.
    Psikolog, halen hizmet verdiği kişi ya da kurumlardan ya da
    özel ilişkileri nedeniyle psikoloğun etkisi altında kalabilecek
    kişilerden kendi yararına reklam amaçlı açıklama istemez.
    Psikolog, hizmet talep edilmediği halde kişileri etkileyerek,
    kendinden ya da çıkar ilişkisi olanlardan hizmet alımına
    yönlendirmez. Toplumsal afet durumları gibi kamu yararına
    hizmet verilen bazı özel durumlarda bu kural işletilmez.
  • Bilgisayarlar
  • Yeni teknolojilerin gelişimi (klinik kayıtların tutulması ya
    da gönderilmesi)
  • Yeni, genişletilmiş ya da karmaşık disiplinler arası roller
  • Kuram ve bilimdeki gelişmeler
  • Mesleki risk yönetimi konusudur
    Elektronik ya da İnternet kavramlarına ilk olarak etik
    kuralların 2002 baskısında değinilmiştir. “Bu etik kural, kişi,
    posta, telefon, internet ve diğer elektronik iletişimler gibi
    çok çeşitli bağlamlara uygulanır.”
  1. HAFTA
    GENEL ETİK İLKELER
    2002 Etik Kuralları Revizyonuna Genel Bakış
    1992 basımındaki değişikliklerin genel yapısını ve içeriği
    korunmuştur. İki basım da Giriş ve Uygulanabilirlik
    bölümleriyle başlamaktadır. 2002’de revize edilen etik
    kurallar içerisinde bu bölüm, kuralların hedef kitlesi (ilk
    defa öğrenciler eklenmiştir); şikayetlerin dosyalanması, etik
    ve yasalar arasındaki çatışmalarla nasıl baş edebileceğini
    tanımlayan bir sayfadan oluşmaktadır.
    Bu revizyonda kişisel etkileşimlere, mektuplaşmalara,
    telefon konuşmalarına, Internet’e ve diğer elektronik
    iletişim araçlarına da yer vererek mesleki rollerin ya da
    bağlamların çeşitliliğine odaklanmaktadır. Bu revizyonla ilk
    defa «Etik kuralların hukuki sorumluluk için bir dayanak
    olma niyetinde olmadığını», psikologların belirli bir
    standardı ihlal ettiğine ilişkin bir bulgunun aslında bunun
    bir yasayı ihlal ettiği ya da ihlal eden kişinin hukuken
    sorumlu tutulacağı kesinleşmiştir.
    2002 revizyonunda «Genel İlkeler» bir ilkenin «yetkinlik»
    çıkarılması ve başka bir ilkenin «adalet» eklenmesiyle
    kısaltılıp revize edilmiştir.
  • GENEL İLKELER – BEŞ İLKE:
    A: Yararlı olmak ve Zarar Vermemek
    B: Bağlılık ve Sorumluluk
    C: Bütünlük
    D: Adalet
    E: Kişilerin Haklarına ve Onuruna Saygı
  • Etik standartların 2002 basımı 10 bölüme ayrılmaktadır:
  1. Etik Meselelerin Çözülmesi,
  2. Yetkinlik,
  3. İnsan İlişkileri,
  4. Mahremiyet ve Gizlilik,
  5. Reklamcılık ve Diğer Basın Açıklamaları,
  6. Kayıtların Tutulması ve Ücretlendirme,
  7. Eğitim ve Öğretim,
  8. Araştırma ve Yayın,
  9. Değerlendirme,
    10.Terapi.
    1992 baskısında altı etik standart içeren «Adli
    Uygulamalar» bölümü tamamen çıkarılmıştır. Fakat
    standartlardan bazı maddeler korunmuştur ve kuralların
    başka bölümlerine taşınmıştır.
    Genel Etik İlkeler
    Psikologlar için Etik İlkeler ve Uygulama Kuralları» (APA,
    2010) iki bölümden oluşmaktadır: Genel İlkeler ve Etik
    Standartlar. Genel İlkeler, konuyu genel olarak ele alan bir
    oyunun girizgahı olarak, etik standartlar ise zengin
    ayrıntılandırmalarla oyunun kendisi olarak düşünülebilir.
    Genel ilkeler özünde isteğe bağlıdır yani psikologlar,
    profesyonel rollerini sergilerken görüşlerini bu yol gösterici
    ilkelere göre oluşturmalıdırlar. Etik standartlar ise, çok
    çeşitli profesyonel rollerde olan bütün psikologların
    uygulamaları için belirli kuralları içermektedir.
    Genel ilkeler, «psikologların inandıkları», etik standartlar
    ise «psikologların yapmak zorunda oldukları» şeyler olduğu
    düşünülebilir.
    Çatışan Etik Standartların Çözümlenmesinde Genel
    İlkelerin Kullanımı
    Örnek 1: 56 yaşında, kronik boyun ağrısı olan ticari bir hava
    yolu pilotu, ağrısına yönelik kullandığı ilaçlar karar yetisini
    bozmasına ve onu uykulu bir hale getirmesine rağmen,
    uçuşlarına devam etmektedir. Pilot işverenini veya yardımcı
    pilotları sağlık sorunları hakkında bilgilendirmemiş ancak bu
    durumu psikoterapistine söylemiştir. Pilot, uçuşlara devam
    etmenin başkalarının hayatını tehlikeye atabileceği
    gerçeğini kabul etmemektedir.
    Örnek 2: Bir psikoterapist, hastasının güvenliğini korumak
    için gizliliği ihlal etme yönünde bir karar vermiştir.
    Psikoterapist, fiziksel olarak sağlıklı ancak majör depresyonu
    olan ve o gece yarısı aracını sürme yönündeki bir niyeti
    olduğunu söyleyen hastasının hastaneye yatırılması için
    polisle irtibata geçmiştir.
    Bu örneklerde etik standartlar arasında olası çelişkiler var
    mıdır? Varsa psikologlar standartların özündeki değerler ile
    tedbirleri nasıl dengelemekte ve anlamlandırmaktadır?
    İntihara meyilli olan hasta, kendini öldürme yönündeki
    niyetinin polise ya da psikiyatrik acil müdahale ekibine açık
    edildiğinde mahremiyetinin ihlal edildiğini düşünebilir.
    Hasta ayrıca, psikoloğun niyetini korumak olsa bile, kendi
    rızası olmadan hastaneye kaldırılmasıyla özgürlüğünün
    kısıtlanarak kendisine zarar verildiğini düşünebilir.
    Bu örnekte olduğu gibi etik standartlardaki çatışmalara
    ilişkin çözümler her zaman belirgin değildir. Ancak,
    çatışmalar sıklıkla, hem kişi hem de toplum için,
    çoğunluğun iyiliği kavramına odaklanarak çözümlenebilir.
    İntihara meyilli hasta vakasında, hastanın mahremiyet ve
    özerk karar verme hakkına rağmen psikoterapi sürecinde
    hastanın gizliliğinin korunmasına nazaran, gerçekleşmesi an
    meselesi olan bir intihar girişimini engellemeye yönelik
    adımlar atmanın daha ivedi olduğu açıktır.
    İlk vakada bir psikoloğun görevini ve başkalarının
    haytalarını tehlikeye atacak bir eylemi karşısında hastasının
    gizliliğini ihlal etmesi hakkını içermesinin yanı sıra yasal
    mevzuatı ve sözleşmeyle ilgili konuları da içerdiği için daha
    karmaşıktır.
    Psikologlar APA Etik Kuralların etik standartlar bölümüne
    ciddi biçimde bağlılık göstermektedirler. Her bir bölüm,
    çalışmalarını sürdürürken psikologları yönlendiren belirli
    yapılması gereken ve yapılmaması gerekenleri
    içermektedir.
    İLKE A: YARARLI OLMAK VE ZARAR VERMEMEK
    Psikologlar birlikte çalıştıkları kişilere yararlı olmak için
    çabalamakta ve zarar vermemeye gayret etmektedirler.
    Psikologlar meslekleriyle ilişkili eylemlerinde, profesyonel
    olarak ilişki içerisinde oldukları kişilerin, etkilenen diğer
    insanların ve araştırmalarda kullanılan hayvan deneklerinin
    iyi oluşlarını ve haklarını koruma çabası içerisindedirler.
    Hastasıyla yetkin bir çalışma birlikteliği sağlaması adına bir
    psikoterapistin eğitilmesi ve aynı zamanda psikoloğun
    nesnelliğini ve dolayısıyla yetkinliğini kaybetmemesi adına
    hastasıyla romantik ya da arkadaşlık ilişkisi kurmasının
    yasaklanması örnek gösterilebilir. Kişisel ilişki ile mesleki
    ilişki arasında dengenin kurulması için önemlidir (Çoklu rol
    ilişkisine girilmemelidir).
    Psikologlardan kendi güçlerinin veya etkilerinin kötüye
    kullanımın neden olabilecek kişisel, finansal, sosyal,
    örgütsel ve siyasi faktörlerin farkında olmaları beklenir. Bu
    noktada danışanlar, hastalar, süpervizyon eğitimi alanlar,
    öğrenciler, katılımcılar gibi farklı kişilerden hizmet alan
    kişiler üzerinde güç farklılıkları söz konusudur. Örnek
    olarak; psikologlar bazen, eğitim veya yardım gerçeğini
    saklayıp bahaneler üretip güçlerini ve otoritesini haksızca
    kullanma eğiliminde olabilmektedirler. Psikologlardan
    ayrıca kendi fiziksel ve ruhsal sorunları ve bunların hastaları
    nasıl etkileyebilecekleri konusunda bir dikkat ve duyarlılığa
    sahip olmaları beklenmektedir.
    İLKE B: BAĞLILIK VE SORUMLULUK
    Psikologlar çalıştıkları kişilerle bir güven ilişkisi kurarlar.
    Onlar, topluma ve içinde çalıştıkları belirli topluluklara karşı
    profesyonel ve bilimsel sorumluluklarının farkındadırlar.
    Bağlılık ve sorumluluk ayrıca bilgilendirilmiş onam
    kavramını da içermektedir. Bu kavram uzun zamandır
    psikologlara, hastalarının, danışanlarının veya ondan
    hizmet alan diğer kişilerin hayatlarına nasıl bir müdahalede
    bulunacaklarını açıklama zorunluluğu getiren önemli bir
    kavramdır. Ücretlendirme, tedavinin yaklaşık süresi,
    kuramsal yönelim, seans aralıkları vs. bilgilendirme
    memnuniyetle karşılayacaklardır. Okul sistemleri veya ticari
    işletmelerle danışmanlıkta bulunan psikologlardan da
    ayrıca ortaya koyacağı hizmet hakkında bir çeşit
    bilgilendirilmiş onam sağlaması beklenir. Psikologlar,
    sözlerini yerine getirmekle, bir anlaşma veya kontrat
    evrağında güvene dayalı ilişkinin doğasını açıklayarak
    görevini bağlılıkla yerine getirmekle yükümlüdür.
    Bu genel ilke ayrıca terapistlere diğerlerinin çıkarına en
    uygun şekilde hizmet vermelerini, ihtiyaç olduğu takdirde
    de onları başka meslektaşlara veya kurumlara sevk etmeye
    hazır olmalarını tavsiye eder. Kısacası, danışan için en iyisi
    olacak şekilde hizmet vermek zaman zaman herhangi bir
    karşılık olmadan hizmet vermeyi de gerektirebilir.
    Bu kesin bir gereklilik olmasa da psikologlara, belirli
    durumlarda desteklerini herhangi bir ücret ya da kişisel bir
    karşılık beklemeden yapmaları tavsiye edilir. Ekonomik
    olarak sorun yaşayan danışan ve hastalar, sınırlı ekonomik
    kaynakları olan okullar, kar amacı gütmeyen kuruluşlar ve
    psikolojik hizmetten fayda sağlayacak ancak onun için
    ödeyecek hazır parası bulunmayan kuruluş ve kişiler için
    böylesi bir hizmet önemli bir yarar potansiyeline sahiptir.
    İLKE C: BÜTÜNLÜK
    Psikologlar, bilimde, eğitimde ve psikoloji uygulamalarında
    doğruluğu, güveni, dürüstlüğü sağlamanın peşinde
    olmalıdır. Bu aktiviteler sırasında çalmaz, aldatmaz,
    sahtekarlığa yeltenmez, gerçekleri saptırmaya yönelmez.
    Psikologlar vaatlerini sürdürmeye çabalar ve mantıksız ya
    da açık olmayan vaatlerden uzak dururlar.
    Faydayı en fazlaya ve zararı en aza düşürmek için
    aldatmanın etik olarak maruz görülebildiği durumlarda,
    psikologların böylesi yöntemlerin gerekliliği, olası sonuçları,
    bu yöntemlerin kullanımından kaynaklanan herhangi bir
    güvensizlik durumunu ya da diğer zararlı etkileri
    düzeltmeye yönelik sorumluluklarını düşünme konusunda
    ciddi zorunlulukları vardır (APA,2010).
    Bütünlük kavramı psikolojinin tüm uygulama alanlarında,
    bütün psikolojik rollerde doğruluğu, dürüstlüğü ve güveni
    teşvik etmeyi kapsamaktadır. Bütünlük anlayışıyla
    uygulama yapmak, psikologların görevlerini sürdürürken
    farkında oldukları ve olmadıkları aldatma ve çatışmalardan
    kaçınmaları anlamına gelmektedir. Bütünlük ilkesinin ihlali
    başkalarına zarar vermesiyle sonuçlanabilir. Örneğin; bir
    araştırma çalışmasında olası katılımcılardan en başta bilgiyi
    saklayan bir araştırmacı gösterilebilir.
    Duygu bozukluğu, çocukluk döneminde bir istismar veya
    böylesi etkileyici uyaranlara maruz kalma sırasında
    disosiyatif tepkileri ya da panik duygularını açığa
    çıkarabilecek bazı travmatik yaşantılar söz konusu ise
    yapılan bu kasıtlı aldatmadan kaynaklanacak zarar olasılığı
    artacaktır. Bütünlük ilkesinde araştırmacıların psikolojik
    araştırmaların başlangıcında doğru bir bilgilendirilmiş onam
    sağlama zorunluluğu vardır. Psikologlar vaatlerini yerine
    getirmeli ve tabiatı gereği mantıksız ya da belirsiz
    yükümlülüklerden kaçınmalıdır. Faydayı en üst düzeye
    çıkarmak ve zararı en aza indirmek için aldatmanın
    kullanılmasının etik olarak mazur görüleceği durumlara da
    değinmektedir. Araştırma sonuçlarının sağlamlığı için
    katılımcının çalışmanın gerçek amacıyla ilgili bilgilerden
    yoksun halini korumak isteyebilir. Bu durumda, bilinçli ya
    da bilinçsiz bir şekilde yanlı tepkiler vermemesi için
    bilgilendirilmiş onam sunarken test edilen araştırma
    hipotezleri hakkında katılımcıyı aldatmakla sağlanabilir.
    Araştırmanın amacının önceden, izin verilen uyku
    saatlerinde değişiklikler yapılarak oluşan yorgunluğunun
    kısa süreli bellek ölçümleri üzerindeki etkisini ölçmek
    olduğunun söylenmesi bu duruma bir örnek gösterilebilir.
    İLKE D: ADALET
    Hakkaniyet ve adaletin, bütün insanlara psikolojinin
    katkılarına erişme, onlardan fayda sağlama ve psikologlar
    tarafından uygulanan hizmetler, yöntemler ve işlemlerin
    kalitesinde eşitlik hakkını verdiğini bilirler.
    Psikologlar mantıklı yargılamalar yapar ve olası ön
    yargılarının, yetkinliklerinin ve uzmanlıklarının
    sınırlılıklarının, adil olmayan uygulamalar yapmaya ya da
    yapılanları görmezden gelmeye neden olmadığını garanti
    etmek adına bazı önlemler alırlar (APA,2010). Adalet
    kavramının psikolojiye uygulanması, psikolojinin kültüre
    sunmak durumunda olduğu katkılara herkesin eşit
    erişiminin olmasını ve bu katkılardan aynı faydayı sağlama
    hakkına sahip olmasını gerektirir. Eğitim veren, araştırma
    yapan, terapi ve danışmanlık hizmeti sağlayan psikologların
    sorumluluğu, kamunun kendilerine erişimlerini en üst
    düzeye çıkarmak için gerekenleri yaparak bu ilkeye saygı
    göstermektir. Kişisel danışma ya da eğitimden,
    bünyesinden karar verme süreçleri ve politika geliştirmenin
    insanların büyük bir kısmı üzerinde önemli etkileri
    olabilecek medyada ya da idari veya devletle ilgili
    kurumlarda çalışmak gibi büyük oranda halka dayalı
    aktivitelere kadar uzanan çeşitli hizmetler sağlamakla
    mümkün olabilmektedir.
    Öğrencilerin çoğu etnik azınlık grubundan oluşan ve okulu
    bırakma oranı yüksek olan şehrin genellikle yoksul
    kesiminin bulunduğu bir lisede görev yapmakta olan okul
    psikoloğunu ele alırsak; bu psikolog etnik köken, cinsiyet,
    değerler veya sosyoekonomik özelliklere bakmaksızın
    bütün öğrenciler için test uygulamaları, danışmanlık,
    bireysel eğitim planlarının oluşturulması gibi psikolojik
    hizmetleri sağlamaya çalışmak gibi bir zorunluluğu vardır.
    Psikologlardan, psikolojik hizmetlerin herkes için
    erişilebilirliğini azaltan siyasi ya da örgütsel faktörlere de
    dikkat etmelerini istemektedir. Örneğin; okula iki dil bir
    hoca ya da rehber öğretmen alınması öğrencilere yardım
    sağlayacaktır.
    Bu ilke ayrıca, psikologlardan ya psikolojik hizmetlerin
    herkes için erişilebilirliğini azaltan siyasi ya da örgütsel
    faktörlere de dikkat etmelerini istemektedir. Örneğin; eğer
    bir okulda yönetim tarafından Latin kökenli öğrencilere
    karşı sistematik bir ön yargı söz konusu ise okulun
    psikoloğu, fakülte ve yönetim içerisinde duruma ilişkin
    farkındalığı arttırabilecek şeyler yapmalı ve okula iki dil
    bilen hocaların ya da rehber öğretmenin alınması gibi Latin
    kökenli öğrencilere yarar sağlayacak değişiklikler
    konusunda teşvik edici olmalıdır.
    İnsanların psikoloji alanında yapılan ilerlemelere ve bu
    alandaki profesyoneller tarafından sunulan hizmetlerden
    yararlanma hakkına sahip olduğunu belirtir.
    Herkesin psikolojiye ulaşması
    Dezavantajlı gruplara yönelik eşit muamele
    Erişilebilirliği azaltan siyasi ya da örgütsel faktörler
    İLKE E: KİŞİLERİN HAKLARINA VE ONURUNA SAYGI
    Psikologlar insanların değerlerine, onuruna ve mahremiyet,
    gizlilik, özerklik haklarına saygı gösterirler. Psikologlar,
    hassasiyetleri, özerk olarak karma yetilerini bozacak birey
    veya toplulukların iyi oluşları ve haklarının korunması için
    gerekli özel önlemlerin farkındadırlar.
    Psikologlar; yaşa, cinsiyete, cinsel kimliğe, ırka, etnik
    kökene, kültüre, ulusal kökene, dine, cinsel yönelime,
    engellilik durumuna, dile ve sosyoekonomik düzeye dayalı
    farklılıkların farkındadır ve uygulamalarda bunları dikkate
    alır. Bu farklılıklara karşı önyargılı davranmaz, önyargılı
    aktivitelere bilerek katılmaz ve göz yummaz (APA,2010).
    Yatan hastalar farklı muamele yapılan bir ortamda çalışan
    bir psikoloğun sadece kötü uygulamalarda bulunmaktan
    kaçınma değil, aynı zamanda başkaları tarafından
    gerçekleştirilen bu tip uygulamalara göz yumarak
    görmezden gelmekten kaçınmaya ilişkin yükümlülüğü de
    vardır. Psikologlardan, mümkün olan durumlarda, etik
    standartların ihlaline ve hastanede öğrendikleri hasta
    haklarına dikkat çekmeye yönelik adımlar atması beklenir.
    Böyle bir ortamda düzenleyici bazı girişimlerde
    bulunmadan ya da etik, yasal ve ilişki kurumsal
    zorunlulukların tanıtımlarını yapmadan çalışmaya devam
    etmek tüm kötü uygulamalara göz yummak demektir.
  10. Öğretim görevlisi olan psikolog doktor ders verdiği sınıf için özel bir oturma planı
    yapmış ve öğrencilerin hep aynı sıralarda oturmalarını istemişti. En ön sıraya da
    maksatlı olarak bir kız öğrenciyi yerleştirmişti. Bir yakın arkadaşına da bu yaptığını
    açıklarken, söz konusu kızın sürekli kısa etek giyindiğini ve dikkatsizce hareket
    ettiğini itiraf etmişti. Arkadaşı onun bu davranışının soru işareti doğurabileceğini
    belirttiğinde de, öğretim görevlisi, arkadaşına “sen açıkça yaşlanmışın arkadaş”
    demişti. Bu psikoloğun davranışı hangi etik ilkelere aykırıdır?
  11. Bir psikolog doktor bir danışanının Etik Kurula başvurma tehdidinde
    bulunmasıyla çok şaşırmıştı. Psikolog bu danışanını bir süre önce bahçıvan olarak
    işe almıştı. Çünkü danışanı akıl hastanesinden yeni taburcu olmuştu, iş deneyimi
    yoktu, başka bir iş bulamamıştı ve zor durumdaydı. Psikolog danışanına büyük bir
    yardımda bulunduğunu düşünerek onu işe almıştı. Ancak, bir süre sonra danışanı
    bahçıvanların kendi aldığı gibi asgari ücretten daha fazla gelir elde etmeleri
    gerektiğini belirterek işvereninden şikayetçi olmuştu. Bu durumunu mesleki etik
    açısından nasıl yorumlamak gerekir?
  12. Önemli miktarda intihar düşünceleri dile getiren ve intihara dönük davranışlar
    içinde bulunmuş bir danışan, bir terapi seansı sırasında alışık olmadık biçimde
    donuk görünüyordu ve terapiyi bıraktığınısöyledi. Psikolog danışanının hayatındaki
    stres kaynaklarının farkındaydı ve onun apatik (duygusuz) durumundan
    endişeleniyordu. Şimdiki görünümündeki sakinliğin bir düzelme işareti olmaktan
    ziyade, kendini öldürme kararlılığının bir göstergesi olabileceğinden
    endişeleniyordu. Psikolog adamı planları hakkında sorguladı ama cevaplar da
    belirsizdi. Kendine zarar vereceğine dair endişeleri inkar ediyordu. Danışan seans
    bitmeden 15 dakika önce yerinden sakince kalkıp affını istedi. Burada psikolog ne
    yapmalıdır? Bir taraftan parasını almakta olduğu danışana “terapiyi
    bırakmamalısın” mı demelidir? Danışanın refahı ve iyiliğini nasıl gözetmelidir?
  13. ve 6. HAFTA
    PSİKOLOJİDE ETİK İLKELER
    ETİK KAVRAMLAR
  • YETKİNLİK
  • BİLGİLENDİRİLMİŞ ONAM
  • ZARAR VE SÖMÜRÜDEN KAÇINMA
  • GİZLİLİK
    YETKİNLİK/YETERLİLİK
    Klinik yetkinlik, hizmet verilen kişi ya da topluluğun iyiliği
    için iletişimin, bilginin, teknik becerilerin, klinik
    muhakemenin, duyguların, değerlerin ve günlük
    uygulamalardaki yansımaların daimi ve mantıklı olarak
    kullanımı olarak tanımlanabilir.
    Psikologlar, yetki sınırları içerisinde kalarak psikoterapide,
    süpervizyonda, araştırmalarda veya diğer ortamlarda
    etkileşim halinde oldukları insanların yaşamlarında olumlu
    değişiklikler yaratma ihtimalini en üst seviyede tutarlar.
    Aksi halde, yetkinlik sınırlarının dışına çıkmak diğerlerine
    zarar verme ihtimalini arttırır.
    Yetkinlik, psikologlara karşı etik şikayetler öne
    sürüldüğünde sıklıkla atıfta bulunulan standartlardan
    biridir. Psikologlar için yetkin olmama durumunu
    gösterebilecek birçok yol vardır:
    ⎯ Bir kimyasal bağımlılık danışmanı, intihar girişimi
    geçmişine sahip ve depresyonu olan alkolik bir adamı
    uygun olmayacak şekilde değerlendirebilir ya da onu
    gerekli durumlarda hastaneye yatırma konusunda
    başarısız olabilir (klinik yetkin olmama).
    ⎯ Bir terapist, Asyalı bir kadının göz temasından kaçmasını
    bir utanç ya da çekinme işareti olarak yorumlayabilir ve
    terapi şeklini buna uygun olarak değiştirerek zaten
    kaygılı olan danışanını yabancılaştırabilir (kültürlerarası
    değerlendirmede yetkin olmama).
    ⎯ Bir evlilik terapisti, çiftlerden kadın olana arkadaşça
    yaklaşırken, çifte sanki boşanacaklarmış gibi davranabilir
    ve kadını cuma günü öğleden sonra iş çıkışında yürüyüşe
    davet edebilir (uygun sınırların korunmasında yetkin
    olmama).
    ⎯ Bir araştırmacı, daha fazla katılıma elde edebilme
    umuduyla onam formunda çalışmanın psikolojik sorun
    yaratma riskini olduğundan az gösterebilir (yeterli bir
    bilgilendirmiş onam sağlanması konusunda yetkin
    olmama).
    ⎯ Televizyonda çıkan bir psikolog, İnternet pornografisine
    olan bağımlık konusundaki yenilikçi tedavi yönteminin
    değerini olduğundan yüksek gösterebilir (medya
    sunumunda yetkin olmama)
    Psikologların her zaman, kişisel ruh sağlıklarını ve
    profesyonel yetkinliklerini sürdürme veya durumu
    iyileştirecek adımlar atmaya ilişkin etik zorunluluklarının
    olduğu ileri sürülebilir. Bu adımlar, eğitimlere ya da kitap ve
    diğer eğitimle ilişkili aktivitelere katılım, internet üzerinde
    eğitimler, çalıştaylar katılım, bireysel ya da grup danışması
    almayı ya da psikoterapi arayışı içinde olmayı içerebilir.
    TÜRK PSİKOLOGLAR DERNEĞİ ETİK YÖNETMELİĞİ’NDE
    YETKİNLİK/YETERLİLİK
    Türk Psikologlar Derneği Etik Yönetmeliği TPD İstanbul
    Şubesi Etik Komisyonu tarafından hazırlanan yönetmelik
    TPD Etik Kurulu tarafından son haline getirilmiş ve
    18.04.2004 tarihinde yapılan TPD Genel Kurulunda kabul
    edilmiştir.
    5 İLKE VE KURAL
  1. YETKİNLİK /YETERLİLİK
    Psikolog, uluslararası standartlar düzeyinde ve T.C.
    Psikologlar Meslek Yasasının (yasalaştığında) ve Türk
    Psikologlar Derneği’nin gerekli gördüğü koşullara uygun
    yasal eğitimi alıp yetkinliğini elde etmek ve en yüksek
    düzeyde tutmaya devam etmek sorumluluğunu alır. Kendi
    kişisel ve profesyonel özellikleri ve becerileri ile geliştirmesi
    gereken yönlerinin bilincine varmaya çalışır ve kendini
    geliştirmek için uygun adımları atar. Psikolog, bu farkındalık
    doğrultusunda belli bir görev üstlenirken gerçekçi bir
    şekilde kendi yetkinliğini değerlendirmekle yükümlüdür.
    1.1 Yetkinlik ve Yetkinliğin Sınırları: Psikolog, uluslararası
    standartlara, T.C.’nin Yükseköğrenimle ilgili yasalarının
    öngördüğü eğitim veya denklik koşullarına göre verilen,
    T.C. Psikologlar Meslek Yasasının ve Türk Psikologlar
    Derneği’nin koşullarına uygun yasal eğitimi alıp yetkinliğini
    elde eder ve sadece yetkinliğini elde ettiği alanda eğitimi,
    kişilik özellikleri, deneyimi ve becerileri çerçevesinde çalışır.
    1.2 Yetkinliğin Korunması ve Geliştirilmesi: Psikolog,
    yetkinliğini korumak ve geliştirmek amacı ile alanı için
    gerekli olan resmi eğitimin yanı sıra; sürekli olarak
    alanındaki bilimsel gelişmeleri ve gerekli eğitimleri takip
    eder ve bunları deneyimi ile birleştirir.
    1.3 Yetkinliğini Değerlendirmek: Psikolog, kendi uzmanlık
    alanı kapsamındaki herhangi bir alt uzmanlık alanında
    herhangi bir çalışmaya girişmeden önce; bu alan için yeterli
    mesleki bilgi, donanım, deneyime sahip olup olmadığını
    değerlendirir. Eğer psikolog kendini bu konuda yetkin
    bulmuyorsa; kendini geliştirmek için eğitim ve/veya
    süpervizyon alarak çalışabilir. Yetkin olmadığına karar
    veriyor ise; hizmet alacak kişi ya da kurumu yetkin bir
    meslektaşına havale eder.
    1.4 Çalışmayı Engelleyen Koşullar: Psikolog, işini yapmasını
    engelleyen kişisel güçlükler yaşadığına (örneğin: bir klinik
    psikoloğun yas, hastalık, vb. bir sebeple psikoterapiye
    devam edemediği durumlar) karar verirse; bu durumu etik
    biçimde çözümleyecek girişimlerde bulunur.
    1.5 Etik Farkındalık: Psikolog, Türk Psikologlar Derneği
    tarafından kabul edilmiş olan Etik İlke ve Kuralları bilmek,
    ikilemler karşısında hangilerini işleteceğine karar vermek,
    gerektiğinde etik karar verme sürecini harekete geçirmek
    ve tıkandığı noktalarda danışmak sorumluluğu olduğunun
    farkındadır. Bunu gerçekleştirmek için uygun adımları atar.
    Psikologların iyi bilmesi gereken dört yetkinlik alanları:
  2. Yetkinliğin kazanılması ve sürdürülmesi.
  3. Yetkinliğin sınırları içinde kalmak.
  4. Uygulamalarda ve araştırmalarda insana ilişkin
    farklılıklar konusunda yetkinlik.
  5. Yetkinlik standardının olmadığı durumlarda diğerlerinin
    iyi oluşunun korunması.
    Yetkinliğin Kazanılması ve Sürdürülmesi
    Psikologların en önde gelen sorumluluklarının uluslararası
    standartlar düzeyinde ve Türk Psikologlar Derneğinin
    gerekli gördüğü koşullara uygun yasal eğitimler almak
    suretiyle yetkinlik elde etmek ve daha sonra da bunu en
    yüksek düzeyde tutmayı sürdürmek olduğunu belirtir.
    Kanıta Dayalı Uygulamalar
    Etkili psikolojik hizmetleri teşvik etme ve deneysel olarak
    desteklenmiş psikolojik değerlendirme, vaka formülasyonu,
    terapötik ilişki ve müdahale ilkelerinin uygulanmasıyla halk
    sağlığı geliştirme amacına sahiptir (APA, 2006, A.34).
  • Değerlendirme, tanıya ilişkin yargılama, sistematik vaka
    formülasyonu ve tedavi planlaması
  • Klinik karar verme, tedavi uygulamaları ve hastanın
    sürecinin izlenmesi
  • Kişiler arası uzmanlık
  • Sürekli öz yansıtma ve yeni becerilerin kazanılması
  • Uygulamalı ve temel psikoloji bilimindeki araştırma
    bulgularının kullanılması ve değerlendirilmesi
  • Bireysel, kültürel ve bağlamsal farklılıkların tedavi
    üzerindeki etkisinin farkında olma
  • İhtiyaç duyulduğunda mümkün olan kaynak arayışı
    içinde olma (alternatif hizmetleri tavsiye etme)
  • Klinik stratejiler için güçlü ve mantıklı bir izaha sahip
    olma (ör., sorunun tedavisine planlı bir yaklaşım, vaka
    formülasyonuna güven, tedavi yöntemlerinin etkililiğini
    destekleyen araştırmalar).
    Uygulama Rehberleri
    Bu rehberler farklı bağlamlarda çalışan psikologlara yardım
    ve uygulamaya yönelik tavsiyeler sağlamaktadır. Bir etik
    kuralı olması gerektiğinden daha fazla ayrıntılandırırlar.
    Rehbere uyma konusundaki başarısızlık bir cezaya sebep
    olmaz fakat daha sonra adli ortamlarda sorulması
    ihtimaline karşı neden böyle bir davranışta bulunduğuna
    ilişkin iyi geliştirilmiş mantıklı sebeplere sahip olmalıdır.
    Araştırma, Yayın ve Etik Kurul
    Bu standartlar, araştırma, planlama, bilgilendirilmiş onam,
    katılımcılara gönüllülükleri için teşvik, aldatma,
    bilgilendirme, hayvan araştırmaları, sonuçların
    raporlanması, intihal, araştırma verisinin paylaşımı gibi
    alanlar için bazı kural ve yönlendirmeler sunmaktadır.
    Araştırmacılar, bir araştırma planlama, yürütme ve
    araştırma görevlilerinin kullanılması konusunda etik
    standartlara uymak zorundadır. Araştırma tasarlanması ve
    uygulanmasının bilimsel yönü açısından araştırmacılar,
    katılımcılarla nasıl etkileşimde bulunacakları, başlangıçta
    kapsamlı bilgilendirilmiş onam sağlama, zarar vermekten
    kaçınma, aldatmaya ilişkin alternatifleri göz önünde
    bulundurma, bilgilendirme, sonuçları sunma ve diğer
    konularda dikkatli olması gerekmektedir.
    Şu an tedavi gören hastalarıyla klinik bir araştırma yapma
    arzusunda olan terapist etik ikileme bir örnektir. Bu durum,
    iki rolün potansiyel olarak zıt amaçlara sahip olması
    nedeniyle çıkar çatışmasına neden olacaktır. Bir terapist
    olarak, psikoloğun birincil görevi katılımcıya mümkün olan
    en iyi bakımı sağlamaktır. Eğer terapist-araştırmacı,
    araştırmasında hastalarının katılımcı olmasına karar verirse,
    terapist ve araştırmacı olarak sahip olduğu rolleri,
    danışanın çıkarına en iyi şekilde edemeyebilecek, ancak
    araştırmanın amacını gerçekleştirme yönündeki istekleri ile
    çatışma içerisine sokmaktan uzak duracak bazı önlemleri
    almak durumundadır. Çıkar çatışmalarından uzak durmanın
    en iyi yolu terapist-araştırmacıyla doğrudan ilişki içerisinde
    olmayan hasta ya da danışanları araştırmaya almaktır;
    terapist kendi hastasıyla araştırma yürütmemelidir.
    Akademik ve Eğitim Ortamları
    Lise, lisans ya da lisansüstü düzeydeki eğitim ortamlarında
    bulunan psikologlar, öğrencilerini, eğitimlerinin çeşitli
    gelişimsel aşamaları yoluyla geliştirecek şekilde eğitmeli,
    yönlendirmeli ve onlara süpervizyon vermelidir. Her
    uzmanlık alanında olduğu gibi eğitim veren psikologlar,
    güncel mesleki alanyazını takip ederek sürekli eğitimlere
    katılarak bilgilerini güncel tutmaya ilişkin bir yükümlülüğe
    sahiptir.
    Yetkinlik Sınırları İçerisinde Kalmak ve Yöntemlerin
    Sınırlılıkları
    Etik kurallar; psikologlardan terapist, araştırmacı,
    öğretmen, süpervizör vb. olarak yetkinlik alanlarının
    sınırlan içinde kalmalarım istemektedir. Yetkinlik, bir kişinin
    formel eğitimi, süpervizyonu (çalışma lisansı olmayanlar
    için), danışmanlıkları (çalışma lisanslı uygulayıcılar için),
    sürekli eğitimleri, bağımsız çalışmaları ve profesyonel
    deneyimleri ile ölçülebilir. Bu kuralın bir parçası olarak
    psikologlar kullanım amaçlarını aşan kanıta ve deneysel
    veriye dayalı yöntem ya da müdahaleleri kullanmaktan
    uzak durmalıdırlar.
    Bir büyükşehirde görev yapan psikolog, saatler önce
    kendisini beyzbol sopasıyla tehdit eden 14 yaşındaki bir
    erkek çocuğun babasından acil bir telefon alır. Çocuk, ayrıca
    oturma odasındaki masayı parçalamış, odasının duvarlarına
    sertçe vurarak duvarda delikler açmış ve her seferinde
    babasına küfredip ona bağırmıştır. Ayrıca son aylarda
    çocuğun davranışlarında, öğle saatlerinde evde bulunmama
    ve babasının daha önce hiç tanışmadığı, çocuktan yaşça
    büyük arkadaş gruplarıyla takılma gibi bazı değişiklikler de
    olmuştur. Psikolog, ergen çocuğu tedavi etmemiştir ancak
    acil bir müdahalenin önemli olduğunun farkına varmıştır.
    Psikolog, bir tedavi girişiminde bulunmak yerine, kişiyi ergen
    ve aile terapisi konusunda uzman olan şehirdeki bir başka
    psikoloğa yönlendirmiştir.
    Bir kişi eğer geniş ruh sağlığı hizmetlerinden yoksun bir
    şehirde uygulamalarını yapıyorsa bu kişinin bütünüyle
    yetkinlik alanı içerisinde devam etmesi bazen zor
    olabilmektedir. Eğer yukarıdaki olayda bahsedilen terapist,
    Oklahoma’daki küçük bir kasabaya taşınmış ve özellikle
    lisansım henüz elde etmiş, çok az klinik deneyimi olan biri
    olsaydı kendisinin eğitim ve uzmanlık alanının dışına
    çıkmasını gerektirecek birçok durumla karşılaşabilirdi.
    Böyle bir ortamda, hastalarına en iyi tedaviyi uygulamak
    için psikoloğun telefon görüşmeleri ya da video
    konferanslarıyla deneyimli klinisyenlere danışması, İnternet
    üzerinden yapılan eğitim seminerlerini takip etmesi,
    mümkün olan her durumda çalıştaylara katılması ve olası
    diğer fırsatları da avantaja dönüştürmesi, yeteneklerini
    geliştirmek için önemli olacaktır.
    Uzmanlığının sınırlarının farkında olarak bir psikolog,
    uyguladığı stratejilerle, müdahalelerle ve tekniklerle neyin
    başarılabileceği ve mantıklı beklentilerin ne olması
    gerektiğini bilmelidir. Etkililik anlamında kısıtlı kanıtlara
    sahip olanlar, uzmanlığın sınırlarının farkına varamayanlara
    en açık örnekleri oluşturmaktadırlar. Ancak bazen hasta,
    farkında olmadan terapisti yetkinlik sınırlarının dışına
    çıkmaya itebilir.
    Üç aydır depresyon hastası genç bir adamı tedavi etmekte
    olan ve adamla iyi bir terapi ilişkisine sahip terapiste, hastası
    hassas bağırsak sendromunun belirtilerini tedavi etmesi için
    hipnoz tekniğini kullanıp kullanamayacağını sorar. Adam,
    yöntemle ilgili olarak internet üzerinden okumalar yapmıştır
    ve başka eyaletteki bir arkadaşı aynı rahatsızlık için hipnozun
    harika sonuçlar verdiğini söylemiştir. Genç adam terapistine
    güvenmekte, ondan hoşlanmakta ve terapistinin kendisine
    hipnoz yapma konusunda istekli olacağını düşünmektedir.
    Terapist, önceki yıl hipnoz konusunda bir çalıştaya
    katılmasına ve böyle bir uygulamanın varlığından haberdar
    olmasına rağmen hassas bağırsak sendromunun tedavi
    protokolü hakkında özel bir eğitime sahip değildir. Terapist
    o anda, hassas bağırsak sendromu konusunda yeterince
    eğitiminin olmadığım belirterek bu konu hakkında eğitimli
    bir sağlık hizmetleri uzmanına ulaşmayı deneyeceğini veya
    gerekli eğitimi alacağım ifade ederek bu isteği akıllıca
    reddetmiştir.
    Çocukluk dönemi cinsel istismarına ilişkin kabusları olan bir
    panik bozukluk hastası, terapistinden hipnozla panik
    durumunu tedavi etmesini ve “istismar geçmişi hakkında bir
    şeyler öğrenmesini” talep etmiştir. Hasta, hipnozu
    kullanmanın geçmişini aydınlatmak için bir araç olduğunu
    düşünüp terapistinin yeteneğine güvense de hipnozun yanlış
    kullanımının çocukluk dönemi cinsel istismarına ilişkin
    tamamıyla hatalı olabilecek bir “anı” yaratabileceğini
    anlayamayabilir.
    Başkaları, belirli müdahaleleri yürütme konusunda bir
    psikoloğun yeteneklerine güvense de terapistin kendi yetki
    sınırlarını, bir hastanın isteğini ne zaman reddedeceği ve
    onu daha yetkin bir klinisyene yönlendirmeye karar
    vermesi gerektiğini bilme konusunda bir yükümlülüğü
    vardır. Bazen eş danışmalar terapistinin belirli durumlarda
    gerekli yeterliğinin olup olmadığım belirlemek için yardımcı
    olabilir.
    Teknoloji
    Teknoloji kullanımı psikologları bazen kendi yetkilerinin ya
    da yöntemlerin sınırlarının dışına çıkmaya itebilir. Daha
    önce hakkında yüz yüze olacak şekilde herhangi bir
    değerlendirme yapılmamış ve kişilik bozuklukları gibi ciddi
    psikopatolojileri olan bireylere, e-posta ya da telefon
    aracılığıyla uzun süreli psikoterapi hizmeti sağlayan bir
    terapist bu duruma örnek olarak gösterilebilir. Terapist
    yetkin bir kişi olsa da, yeteneklerini etkililiğin asla
    kurulamayacağı bir ortamda kullanma girişiminde olabilir.
    Manik epizodları olan veya paranoid kişilik bozukluğu olan
    alkolik bir kişi ile yalnızca telefon ya da internet ortamı
    üzerinden tedavinin sürdürülmesi mümkün olabilir ya da
    olmayabilir ancak şimdiye kadar bu konuda görgül kanıtlar
    eksiktir.
    Yine de bir hasta; psikoloğun güvence vermesi, danışma
    için bir ödeme yapmış olması ya da kendisine yardım
    edilmesi beklentisiyle böyle bir sürece başlamış olabilir.
    Buna karşın, terapistin bilinen yöntemleri elektronik
    ortamda kullanmasıyla, hiçbir ilerleme sağlanamaması ya
    da çok az ilerleme sağlanması veya hastanın ruh sağlığının
    kötüye gitmesi olasılığı olacaktır.
    Terapistler, hastalarına hizmet sağlarken yeni teknolojilerin
    ve yaratıcı yolların farkında olmalıdır. Ancak bu yeni
    yöntemlere her zaman dikkatle yaklaşmalı ve bu
    yöntemleri kullanırken hastaların zarar görmesini
    engellemek adına gerekli adımları atmalıdır. Herhangi bir
    standardı olmayan yeni teknikler ve müdahale yöntemleri
    kullanılırken hastanın korunması bu bölümün sonunda ele
    alınacaktır.
    Değerlendirme
    Psikolojik değerlendirme, özellikle adli bir durum söz
    konusu ise bir kişiyi yetkisinin dışına çıkmaya itebilecek bir
    alandır. Psikologlara bir rehberlik sağlaması adına, APA ilk
    olarak 1954’te Psikolojik Testler ve Tanı Yöntemleri İçin
    Teknik Öneriler’i yayımlamış ve bugüne kadar bu belgeyi
    revize etmiştir. En yakın revizyon, Amerikan Eğitim
    Araştırma Birliği ve Eğitimde Ölçme Ulusal Konseyinin ortak
    girişimiyle, Eğitimsel ve Psikolojik Testler İçin Standartlar
    adıyla 1999 yılında yapılan yayındır. Psikologların testleri
    uygun şekilde ve testin amaçları ve sınırlılıklarını –
    güvenirlik, geçerlik, normatif istatistikler ve testin
    kullanımına ilişkin bilgi veren diğer faktörler- farkında
    olarak kullanması önemlidir.
    Beş yaşındaki oğlunun velayetini, istismar edici eski
    kocasından alma girişiminde olan bir ebeveynin
    değerlendirilmesi için tek dayanak olarak Wechsler
    Yetişkinler için Zekâ Testi’nin kullanılması örneğini ele
    alalım. Böyle önemli bir yasal durumda bir zekâ testinin
    sonucuna göre hareket ederek ruhsal sağlığı ve ebeveynlik
    becerisini daha iyi değerlendirebilecek başka bir testi
    kullanmayarak bir psikolog, danışanının durumu üzerinde
    olumsuz bir etkiye neden olabilir. Psikoloğun tercih
    edebileceği birçok geçerli ölçüm aracı mevcuttur ve
    psikolog her zaman normları olan testin amaçlarının
    bilincinde olmalıdır. Dahası bir psikolog, standardize
    edilmiş herhangi bir testi bulunmayan belirli yaşa,
    cinsiyete, ırka, etnik ya da azınlık gruba, kültüre mensup
    veya fiziksel ya da ruhsal sorunları olan kişileri
    değerlendirirken raporlarında dikkatli yorumlamalarda
    bulunmalı.
  1. PSİKOLOJİK DEĞERLENDİRMELER İLE İLGİLİ ETİK
    KURALLAR
    8.1 Değerlendirmenin Temelleri
    (a) Psikolog, uygulama yaptığı örnekleme eşdeğer
    örneklemler üzerinde güvenirliği ve geçerliği sınanarak
    oluşturulmuş değerlendirme araçlarını kullanır.
    (b) Psikolog, değerlendirmeyi yapılandırırken ve uygun
    araçları seçerken; kullanılan araçların kültüre uygun ve
    duyarlı olduğundan emin olur. Değerlendirilen kişinin
    kültürel, sosyal özelliklerinin ve anadilinin test sonuçlarını
    etkileyebileceğinin farkındadır. Bu nedenle test sonuçlarına
    ilişkin görüşlerini bildirirken yapılan değerlendirmenin bu
    özelliklere bağlı olarak ne derecede etkilenmiş olabileceğini
    bildirmekle yükümlüdür.
    (c) Psikolog değerlendirmelerini, önerilerini, raporlarını ve
    tanıya yönelik ya da değerlendirici izlenimlerini, adli
    psikolojik davalar da dahil, sonuçlarını kanıtlayacak yeterli
    bulgu, bilgi ve tekniklerle temellendirir.
    (d) Psikolog, bireylerin psikolojik özelliklerine ilişkin
    düşüncelerini; ancak izlenimlerini ya da sonuçlarını
    destekleyecek yeterli incelemeyi yaptıktan sonra oluşturur.
    Böyle bir incelemeyi yapmak tam olarak olanaklı değilse;
    psikolog çabalarını ve bu çabaların sonuçlarını rapor eder.
    Sınırlı bilgilerinin, görüşlerinin güvenirliği ve geçerliği
    üzerindeki olası etkileri kesinleştirir ve sonuçlarının ya da
    önerilerinin türünü ve kapsamını uygun bir şekilde sınırlar.
    8.2 Değerlendirmelerin Kullanımı
    Psikolog değerlendirme tekniklerini, görüşmeleri, testleri
    ya da araçları tanı yada araştırmaya uygun bir şekilde
    uygular, puanlar, yorumlar ve kullanır.
    Öğretim ve Eğitim
    Ortaokulda, lisede, bir lisans programında ya da
    profesyonel bir psikoloji okulunda eğitim verirken
    profesyonel sınırlar içinde kalmak bazen zorlayıcı olabilir.
    Lisans düzeyinde, birini aşırı zorlamak ya da daha önce o
    dersi hiç vermemiş olmasına rağmen meslektaşının ders
    anlatma sorumluluğunu son dakikada kabul eden bir
    öğretmenin yetkinlik alanının sınırını tehlikeye atması gibi
    riskler olabilir.
    Eğitimde bir başka etik mesele konusunda, görevine yeni
    başlamış bir öğretmen örneği verilebilir. Bu öğretmenin,
    öğrencinin grup süreçlerini daha iyi kavrayabilmesi
    amacıyla kişinin kendini açma sürecini içeren “terapi
    grupları” gibi deneyimlerinden oluşan bileşenleri ders
    kapsamına dahil ettiğini düşünelim. Bir gün sınıfta eğitici,
    başka bir gün ofisinde grup terapisti olan bu eğitimci,
    öğrencilerini kafa karıştırıcı durumlar içine sokabilir. Bir
    sonraki hafta öğrencilerin akademik performanslarını
    değerlendirecek olan aynı otorite figürü, öğrencilerden
    grup terapisi deneyimine katılmalarını isteyebilir. Bu durum
    her iki rolünde de nesnelliğinden ödün veren eğitimci için
    bir çoklu rol ilişkisine neden olacaktır ve böylece geçmiş
    travmatik yaşantılarla baş etmeye çalışan öğrenciler grup
    dinamiklerinden yarardan çok zarar görebilirler.
    Klinik Süpervizyon
    Doktora öncesi ya da sonrası klinik süpervizyon, psikoloji
    eğitiminin çok önemli bir parçasıdır. Lisanslı psikologların
    süpervizyon sürecine dâhil olan başarılı teknikleri
    öğrenmeleri için mümkün olan eğitim ve çevrim içi
    kaynakların sayısı giderek artmaktadır.
    Rodolfa’ya göre en az dört farklı süpervizörlük rolü vardır:
    öğretmen, terapist, danışman ve değerlendirici.
    Öğretmenlik rolünde, bir süpervizör, süpervizyon ve terapi
    için açık amaçları belirler, yönergeler verir, belirli beceriler
    ve vaka yönetimi üzerine yorumlar yapar, müdahale
    teknikleri, modeller ve çeşitli müdahalelerin mantığını
    açıklar, okuma ödevleri verir, tartışır ve terapi ortamındaki
    önemli olayları yorumlar.
    Terapötik rol, ihtiyaç duyulduğunda duygusal destek
    sağlamayı, duygularını ifade etmeleri konusunda
    süpervizyon alan öğrencileri cesaretlendirmeyi, hastalara
    karşı kişisel tepkilerini irdelemeyi (hastaya karşı aşırı
    belirgin ya da itici tepkiler), güven oluşturmayı, yansıtıcı
    dinlemeyi ve ilişki becerileri modellemeyi içermektedir.
    Bir danışman olarak süpervizör; terapist-hasta-süpervizör
    bağlamı sistemini izler, stratejik düzeyde müdahalelerde
    bulunur (sadece hasta değil, süpervizyon nasıl değişir) ve
    sorunları çözmek için süpervizyon alan öğrencilerle iş birliği
    içinde çalışır.
    Son olarak, bir değerlendirmeci olarak süpervizör,
    hedeflere ulaşabilmeyi ve süpervizyon alan kişiler
    tarafından öngörülen değişikliklerin bütünlüğünü
    değerlendirir; hasta ve süpervizyon alan kişinin gelişimini
    takip eder; bu kişilere güçlü ve zayıf yönlerini
    değerlendirme konusunda yardım eder; farkındalıklarını ve
    etik standartları uygulamalarını izler; kuramsal bilgilerin
    müdahale becerilerine ve bireysel yeteneklerine ilişkin geri
    bildirimlerde bulunur.
    Adli Meseleler
    Psikologlar; bilirkişi, çocuk velayeti değerlendiricisi, işçi
    tazminatları değerlendiricisi, dava ya da savunma
    avukatları için danışman, üçüncü bir şahısla mahkemelik
    olan mevcut ya da önceki hasta için danışman gibi çeşitli
    roller için mahkemeye çağırılarak ve aynı zamanda dava
    açılarak ya da kendisine dava açılarak, bir vasiyetnameye
    itiraz ederek ya da başka bir yasal meseleyle adli sistem
    içerisinde daha fazla görev almaya başlamışlardır.
    Psikologlar, özellikle de kendilerinden yazılı ifade vermeleri
    ya da mahkemede bulunmaları bekleniyorsa bu alanlarda
    yetkin olduklarım varsaymamalıdırlar çünkü bu durum
    psikologlar için normal eğitim sürecinin bir parçası değildir.
    Bu gibi klinik olmayan roller için eğitim, süpervizyon ya da
    danışmanlık arayışı içinde olmak psikologların yetkinlik
    sınırları içinde kaldığını garanti etmeye yardıma olacaktır.
    Psikolog taraf tutmamalı, nötr kalarak bilgi sağlamalıdır.
    Bilirkişi tarafından yapılan yetkin olmayan bir ifade,
    çocuklar için zarar verici bir velayet düzenlemesine neden
    olabilir ve velayeti alan ebeveynin ihmalkâr veya istismar
    edici olması durumunda böylesi bir beyan çocukları önemli
    bir tehlike içine atabilir. Özetle, diğer profesyoneller
    tarafından sunulan hizmet ya da kararlar üzerinde ciddi
    etkileri olabileceği için değerlendirme, adli, nöropsikolojik,
    yönetim danışmanlığı, okul ya da tedavi gibi dâhil oldukları
    her birimde, psikologların yetki sınırları içinde kalmaları,
    oldukça kritiktir.
    İnsana İlişkin Farklılıklar Konusunda Yetkinlik
    İnsana ilişkin farklılıklar konusunda yetkinlik kavramı, insan
    çeşitliliğine ilişkin tam bir farkındalığa sahip olmayı ve (a)
    insanların birçok ölçüte göre büyük oranda farklılaştığı ve
    (b) bu kişilerin yaşamlarına başarılı müdahalelerde
    bulunabilmek için sözü geçen farklılıklarla orantılı bir
    şekilde çeşitli eğitimler ya da becerilerin kazanılması
    gerekliliğinin bilgisinde olmayı içermektedir. İnsan
    davranışlarındaki zengin çeşitlilik şu şekilde
    kategorilenebilir: Yaş, cinsiyet, ırk, cinsel yönelim, etnik
    köken, ulusal köken, din, engellilik, sosyoekonomik düzey,
    yasalarla belirtilmiş herhangi bir kaide.
    Terapist, araştırmacı ya da bir öğretmen için kendi ön
    yargılarının ya da bağnazlıklarının ve bunların diğerlerini
    nasıl etkileyebileceğinin farkında olmak oldukça önemlidir.
    Bir kişi, azınlık grubun üyesi olan birine karşı, nesnelliğin
    kaybedilmesine, kalıp yargısallaşmaya, saldırgan bir tavra,
    adil olmayan bir tedaviye, düşmanca bir tutuma ya da
    başka bazı istenmeyen davranış veya tutumlara, yani sonuç
    olarak zarar gören bir terapiye ya da zayıf tasarlanmış bir
    araştırmaya neden olabilecek sistematik ön yargılara sahip
    olabilir. Bir kişi eğer, belirli bir kişi ya da grupla birlikte
    çalışırken iğrenme, tahammül edememe, kaygı, gücenme,
    aşırı duyarlılık, güçsüzlük gibi disforik hislerinin farkındaysa
    kendi yanlılıklarını değerlendirebilir. Psikologların ortaya
    koyduğu zayıf göz teması kurmak, üzerinde durması
    gereken konulardan kaçınmak, iğneleyici bir tavır, belirli
    fiziksel mimikler, duyarsızlık ya da kabalık, saldırganlık ya
    da karakteri dışında gibi görünen reddedici davranışlar
    sergilemek gibi olağan dışı sözel ya da sözel olmayan
    davranışlar böyle bir problemin varlığının göstergeleri
    olabilir. Yanlılığa ilişkin bu tip göstergeler, konu hakkında
    bilgi sahibi olan bir meslektaşa danışarak, fazladan eğitim
    ve kurslar alarak (ör., çalıştaylar, diğer eğitim deneyimleri),
    okuyarak ve çalışarak, kişisel olarak bir psikoterapiye
    katılarak ya da eğer yanlılıklar çözümlenemiyorsa bu
    bağlamdan tamamen çekilerek (tedavi, araştırma ya da
    eğitim) durumun çözümlenmesi gerektiğine ilişkin bir uyarı
    niteliğindedir. Şimdi çeşitliliğe ilişkin alanlar ele alınacaktır.
    Yaş
    İnsanın yaşamı boyunca kendini gösteren gelişimsel
    meseleler, psikologların gerektiği ölçüde bilgi ve becerileri
    öğrenmelerini gerektirir. Bir yenidoğanın ihtiyaçları
    kendine özgüdür ve ilk ve ikinci 6 aylık zaman dilimleri
    içerisinde büyük ölçüde değişir. Bu ihtiyaçlar, erken
    çocukluk, ergenlik, yetişkinlik ve yaşlılıkta da değişmeye
    devam etmektedir. Bu kişilere tanı koyan, tedavi sağlayan,
    eğitim veren ya da bu kişilerle araştırma yapan psikologlar,
    bu gelişim aşamaları hakkında ayrıntılı bilgiye sahip
    olmalıdırlar ve uygun eğitimi, süpervizyonu ya da diğer
    deneyimleri elde etmeden kendilerini bu konuda yetkin
    görmemelidirler.
    Yasal gereklilikler de ayrıca, yaşlı ya da reşit olmayan
    kişilerle ilişkilidir. Bu konu; gençler, yetişkinler, hastanede
    yatan ve ruhsal sağlık problemleri olan hastalar, yaşlı
    hastalar ya da hakları elinden alınmış herhangi bir grubun
    üyesiyle araştırma yürütme veya danışmanlık süreci
    hakkında bilgilendirilmiş onam hazırlarken özellikle önem
    taşımaktadır. Psikologlar, bu gruplarla herhangi bir
    araştırma ya da klinik bir uygulamaya başlamadan önce her
    zaman ebeveynden, yasal koruyuculardan ya da vasisinden
    bilgilendirilmiş onam almalıdır.
    Toplumsal cinsiyet
    Toplumsal cinsiyet, bir insanın doğduğu ve kendine özgü
    genetik yatkınlıklar, bilişler, algılar ve doğumdan bu yana
    ailenin ve kültürün şartlandırdığı davranış kalıplarını
    beraberinde getiren bir alt kültür olarak sayılabilir. Bir
    araştırmacı farkında olmadan, hipotezlerin oluşturulması,
    verinin toplanması (verinin toplanma biçimi ve kapsamı),
    verinin yorumlanması (sistematik olarak göz ardı edilen
    veya vurgulanan şeyler) ve tartışmanın yazılmasını (olası
    çıktılar ve tavsiyeler) içeren araştırmanın herhangi bir
    aşamasına bir yanlılığı dâhil edebilir.
    Benzer biçimde, kadın erkek eşitliğini kabul etmeyen ve
    eğitim ortamında bulunanlar, yanlılıklarını,
    değerlendirmelerde, notlarda adil olmayarak, becerilere
    ilişkin dayanaksız varsayımlarla, aşağılayıcı sözel ya da sözel
    olmayan davranışlarla ve uygunsuz, zarar verici bir tavırla
    yansıtabilirler. Dahası bu kişiler öğrencilerini, kafa
    karıştırıcı, zorlayıcı ve reddedilmesi durumunda öğrenci için
    yıkıcı sonuçları olacak çoklu rol ilişkisine davet ederek
    öğrencilerle ilişkilerini örtük ya da açık bir şekilde
    cinselleştirebilirler. Öğrencilerle, süpervizyon alan kişilerle,
    araştırma katılımcılarıyla, meslektaşlarla, psikologların
    değerlendirdiği diğer kişilerle veya diğer otoritelerle olan
    cinselleştirilmiş davranış temel olarak sömürücüdür ve APA
    Etik Kuralları’nda ağır suç olarak görülmektedir.
    Cinsel yanlılıkları olan terapistler ve örgütsel danışmanlar,
    yaptıkları ve yapmakta başarısız oldukları eylemler
    sebebiyle hastalarına ve danışanlarına zarar verirler.
    Değerlendirme, psikoterapi, yöneticiyle görüşme, insan
    ilişkileri çalışması ve diğer doğrudan hizmetler sosyal
    güçteki farklılıkların karşıt cinsiyetin sömürülmesine yol
    açabileceği birçok duruma neden olabilir (yaygın olanı,
    erkeklerin kadınları sömürmesidir).
    Cinsel yanlılıkları olan psikologlar tarafından yapılan bir
    diğer hata, geçerli olmayan resmî değerlendirmelerde ya
    da önerilerde bulunma, çahşamn işini olumsuz şekilde
    etkileme, nesnel ölçütlere dayanmayacak şekilde birini işe
    alma ya da işten atma gibi uygunsuz tavsiyelerde bulunma,
    tedavide ilerleme sağlamada ya da gerçek ruh sağlığı
    sorununa katkıda bulunmada başarısızlık ya da bir evlilik
    terapisinde çift olan kadının ya da erkeğin birinin tarafını
    tutmayı içermektedir.
    Cinsel yönelim
    Cinsel yönelimdeki çeşitliliği kabul etmek ve anlamak da
    ayrıca psikolojik eğitimin önemli bir parçasıdır. Psikoloji
    öğretiminin bir parçası olarak APA, tanıya, tedaviye, aile
    ilişkilerine, sosyal ön yargılara ve ayrımcılığa, gey olmanın
    risklerine ve zorluklarına, sağlık konularına, gey danışan ya
    da hastayla çalışan psikologların yükümlülüklerine ve diğer
    meselelere değinen 16 ilkeyi içeren Lezbiyen, Gey ve
    Biseksüel Danışanlarla Yapılan Psikoterapi İçin Rehber’i
    yayımladı (APA, 2000).
    Homoseksüellere (ya da heteroseksüellere) ilişkin korku ya
    da sistematik bir yanlılık, cinsiyete ilişkin yanlılık
    durumlarında olduğu gibi psikoloğun çalışmalarını
    bozacaktır. Bir psikoloğun kırılgan ve panik hisleri, öfke,
    kaçınmacı ve düşmanca davranış ya da homofobik
    tepkilerin diğer işaretleri gey bir hasta ya da öğrenciyle
    çalışma ilişkisini olumsuz etkileyebilir. Eğer terapist,
    danışman ya da araştırmacı gey veya lezbiyenlere karşı
    yanlılıklarının farkında olursa daha etkili başa çıkma
    becerileri sağlamak için kendi profesyonel iletişimini
    sınırlayabilir ya da süpervizyon, danışmanlık, psikoterapi ya
    da diğer rehabilite edici deneyimler alabilir.
    Irk, etnik köken, ulusal köken ve dil
    Dile dayalı araçlarla, başka kültürden bireylerin psikolojik
    değerlendirmesinin yapılması tehlikeli olabilir. Bu
    durumda, aile üyelerinde dili çevirmesini istemek yerine,
    gizlilik ve tarafsızlık gerekçeleriyle hastane ya da kurum
    tarafından sağlanan bir çevirmene başvurulmalıdır.
    Psikologlar eğer mümkünse kültüre uyumlu testler
    kullanmaya dikkat etmelidirler, aksi hâlde yetersiz normlar,
    dil yeterliliği, kültürel yanlılıklar ve danışanın ırkına, etnik
    kökenine veya kültürüne ilişkin diğer sebepler nedeniyle
    değerlendirmenin geçerliliği azaldığı zamanlarda,
    sorumluluğun kabul edilmemesi meselesi ortaya çıkacaktır.
    Din
    Değerlendiricide, öğretmende, danışmanda ya da
    terapistte yayılmış bir yanlılık söz konuysa dinsel farklılıklar
    da ayrıca nesnelliği ve yetkinliği azaltabilir. Yanlılığın
    ateistlere, Mormonlara, Yahudilere, Müslümanlara ve
    başka inanışlara sahip kişilerden hangisine yapıldığı fark
    etmeksizin, psikolog, zayıf bir şekilde araştırma yürüterek,
    standartların altında eğitim ya da süpervizyon alarak ve
    yetersiz danışmanlık ya da psikoterapi hizmeti altında
    bağnazlık riskiyle tökezleyebilir. Irak savaşında kardeşini
    kaybetmiş ve Orta Doğu ülkelerinden gelen Müslüman bir
    süpervizyon öğrencisiyle göz teması kuramayan bir terapist
    bu duruma örnek olarak gösterilebilir.
    Dine dayalı yanlılıklar, bir psikolog ruhban sınıfının
    üyelerine hizmet verdiğinde özellikle önemlidir; tarafız
    olmamakla birlikte psikologlar ayrıca çalıştıkları kişilerin
    inanışlarına, değerlerine, alışkanlıklarına ve diğer
    özelliklerine aşina olmalıdırlar.
    Engellilik durumu
    Fiziksel ya da ruhsal sorunları olanlara hizmet verirken,
    öğretirken, onlarla araştırma yaparken, psikologlar her bir
    engele özgü unsurlara karşı dikkatli olmalıdır. Özel
    ihtiyaçların belirlenmesi duyusal sorunları (ör., körlük ya da
    duymaya ilişkin sorunlar), kronik ağrı ya da dejeneratif
    hastalıkları, omurilik ya da diğer önemli yaralanmaları,
    ölümcül hastalıkları ya da diğer bazı günlük işlevlere ilişkin
    sorunları kapsamaktadır. Ruhsal hastalıkların kapsamı,
    zihinsel gerilik veya yaygın gelişimsel bozuklukları (ör.,
    otizm, Asperger sendromu), şizofreni, demans ya da
    kazalar veya hastalıklardan (ör., felç, kalp krizi ya da beynin
    oksijensiz kalmasına neden olan ya da önemli kalıcı hasara
    yol açan herhangi bir olay) kaynaklanan diğer beyin
    rahatsızlıklarını içermektedir. Sağlık sorunları olan ya da
    engelli kişilerle çalışan terapist, öğretmen ve araştırmacılar
    bu kişilerin özel ihtiyaçlarına yönelebilmek için gerekli
    öğretime ve eğitime sahip olmak zorundadırlar. Bunu
    yaparak psikologlar öğrencilerinin, hastalarının,
    danışanlarının ve katılımcılarının yaptıklarından ya da
    yapamadıklarından zarar görme ihtimalini azaltır ve başarılı
    sonuç şansını artırırlar.
    Sosyoekonomik düzey
    Bazen düşük ya da yüksek sosyoekonomik düzeyden
    kişilerle çalışmak için belirli becerilerin kazanılması gerekir.
    Uygulama alanında bu durum bir öğrencinin, hastanın,
    danışanın ya da katılımcının belirli ihtiyaçları ya da
    gereksinimlerini öğrenmeyi içermektedir. Örneğin kocası
    tarafından istismara uğrayan kişi uzun dönemli bir terapiye
    başlama konusunda istekli olmayabilecektir. Benzer
    şekilde, evsiz biriyle çalışan bir terapist, öncelikle bu kişinin
    yemek, barınma, iş bulma gibi acil ihtiyaçtan konusunda
    ona yardım etme ihtiyacında olabilir ve bu tip hâlihazırda
    var olan acil konulara odaklanmasını engelleyecek olayın
    psikolojik içyüzünü anlamak için baskıda bulunmayabilir.
    Böyle bir acil durumu göz ardı etmek hastanın güvenliğini
    ya da yardım etme amacında olan terapiste bağımlılığını
    tehlikeye atmak anlamına gelecektir.
    Refah düzeyi çok yüksek danışanların tedavisinde
    psikologların karşılaştıkları sorunlar farklı eksendedir.
    Örneğin, terapist ziyareti için seansların verimliliğine
    bakmadan tüm ücreti ve fazlasını ödemeye istekli bir
    milyoner, sorunlarını çözmek ya da daha uyum sağlayıcı
    davranışlar öğrenmek yerine belki de işlevsel olarak
    haftalık “bir arkadaş satın almaktadır”. Ya da klinik
    terapistinin yenilikçi araştırmalarını desteklemeye istekli ya
    da kendi ününün halk tarafından hayırsever olarak
    tanınması karşılığında üniversite kampüsü ya da hastane
    yapımına maddi destek sağlamaya istekli zengin bir hasta
    düşünülebilir. Bu, terapist için tedavinin o kişinin ruh sağlığı
    üzerindeki etkisine bakılmaksızın tedaviyi sürdürme ve bu
    kazançlı hastayla çalışmaya devam etme yönünde bir
    rüşvet olarak görülebilir. Bu durumlarda terapist; terapist
    ve bağış toplayan kişiden oluşan bir çoklu rol ilişkisine
    girmekten kaçınmak için çatışan isteklerini ve çıkarlarım
    takibe almalıdır.
    Etik kurallar, tüm taraflar için kafa karıştırıcı olacağı ve
    sonuç olarak kolaylıkla çözülemeyecek çatışan bir bağlılığa
    neden olacağı için, nesnelliği ve yetkinliği bozacak bir çoklu
    rol ilişkisini özellikle yasaklamıştır.
    ————————————————– SONRASI İŞLENMEDİ
    Yetkinlik Standartları Eksik Olduğunda Diğerlerinin İyi
    Oluş Hallerinin Korunması
    Şu an uygulama standartları, güncel araştırmalar ve etik
    kurallardaki çalışma alanını etkileyen güncel yaklaşımları
    takip etmek,
    Psikoterapistin, OKB, Panik bozukluk vb. tedavi etme
    girişiminin olmamasına rağmen benzer hastalıklar
    konusunda danışanına yeterli bilgilendirilmiş onam
    sunması,
    Süpervizyon almak, akran görüşmeleri, Etik kurul vb
    Kaçınılmaz olduğu durumlarda öngörülen zarar riskini en
    aza indirmek (ör., bir çocuk velayeti davasında
    değerlendirmeyle ilişkili olmadığı durumlarda HIV
    durumunu bildirmemek)
    Psikologlar, birey veya grupla çalışmaya hazırlanmak için
    eğitimler, uygulamalar ya da süpervizyonları takip ederler
    ve onlardan önemli ölçüde farklılaşan kişilerle etkili olarak
    çalışabilmek için ek eğitimlere ihtiyaç duyarlar.
    Bilim, halka hizmet etmek için çok kültürlülük, cinsiyet
    meseleleri, insan çeşitliliğini yansıtan diğer önemli özellikler
    konusunda iyi eğitim almalıdırlar.
    Yetkinliğin devam etmesi ve öğrenmenin peşinde olmak,
    sürekli eğitimler gerektiren yasal düzenlemelerden
    bağımsız olarak bir kişinin kariyeri boyunca devam eden
    projesi olmalıdır çünkü psikoloji alanı evrilmeye devam
    etmektedir.
Share