Belirsizlik Sizi de Kaygılandırır mı?

Belirsizlik Nasıl Yaşanır?

Deprem sonrasında sığınağımız olan evlerimizden kendimizi dışarı attıktan sonra o boşluk hissi içindeki düşünceler kaçımızı sarıp sarmalamadı? Bu sarsıntı ardından gerçekleşmeyen her deprem şimdi değilse hangi vakit duyguları içerisinde, kişiyi kaygıya gark eder. Meselemiz sadece depremden korkmak olsaydı yaşanıp bitmiş olan bu olayın bizi korkutmaması gerekirdi. Biz insanları endişelendiren bir başka sorun daha var: Belirsizlik!

Belirsizlik, insanı büyük ölçüde kaygıya sevk eden, içinde bulunduğu konfordan uzaklaşmasına sebep olan en önemli etkenlerden; üstelik yaşamımızı idame ettiğimiz dünya ise belirsizliklerle dolu. Ne kadar öngörülerimiz devrede olsa da birçok şeyin önünü alamıyoruz ve bizim tercihlerimizle oluşan belirsizlikler olduğu kadar bizim dışımızda bağımsız bir şekilde meydana gelen ve müdahalemizin kısıtlı olduğu durumlar da mevcut. Belirsizlik demek bilinmeyeni tecrübe etmek demektir ve bu çoğu zaman kişide kaygı, çaresizlik hisleri uyandırır. Bireyin algıladığı eksik bilgi nedeniyle bilinmeyeni deneyimlemek de belirsizliğin yoğunlaşmasına neden olur.

Olayları onları müşahede ettiğimiz zihin penceresinden algılar, zihin haritalarımızda ve yaşanılan deneyimlerin de yardımıyla anlamlandırırız. Belirsizlik olduğu takdirde de içinde bulunduğumuz durumu tanımlayabilmek ve tanımak o nispette müşkül olur, bu durum geleceğe olan hazırlık sürecimizi de büyük ölçüde kesintiye uğratabilir ve kaygıya karşı olan savunmalarımızı zayıflatabilir.


Belirsizliğe Tahammülsüzlük

Belirsizliğe tahammülsüzlük belirsiz bir olay veya duruma, bu olayın/durumun
gerçekleşme olasılığından ve ilişkili sonuçlarından bağımsız olarak olumsuz tepki verme eğilimidir. Belirsizliğe tahammülsüzlük düzeyi yüksek olan bireyler gelecekteki olası olumsuz olayları kabul edilemez ve varlıklarını tehdit edici olarak görürler, belirsiz bir durumla karşılaştıklarında bu durumun bir felaketle sonuçlanabileceğine dair güçlü bir kanıya sahiptirler.


Tahammülsüzlüğe etki eden birçok faktör var, peki bu tahammülsüzlüğü yaşayan genel kişilik özellikleri hangileridir?

Mükemmeliyetçi, endişeli, garantici ve kontrollü olmayı seven kişiliklere sahip olan bireylerin bu durumu daha fazla yaşadığı görülmüştür. Bu kişiliğe sahip olan kimseler bir şeylerin ters gittiği inancına kapıldıklarında endişe duymaya başlarlar, endişeli bakışlar ise kâinatta her şeyi endişe kaynağı olarak gösterir.

Obsesif kompulsif bozukluk (OKB), yaygın anksiyete bozukluğu (YAB), sosyal kaygı, depresyon, panik bozukluk ve yeme bozukluklarının belirsizliğe tahammülsüzlükle ilişkili olduğuna dair araştırmalar da mevcuttur. Belirsizliğe tahammülsüzlük bireyin üretkenliğini ve yaşam kalitesini önemli ölçüde düşürmektedir.


Belirsizliği Anlamlandırmak

Belirsizlikler hayatı yaşanılır hale getirmektedir. Tahammül edebileceğinden daha şey
bilmesi insan için mutsuzluk kaynağıdır, taşınması zor olan bir yüktür. Dostoyeveski, “Baylar, yemin ederim, her şeyi fazlasıyla anlamak bir hastalıktır; hem de tam anlamıyla, gerçek bir hastalık” der Yer Altından Notlar’da. Gorki ise “Ne kadar az bilirsen, o kadar iyi uyursun” der.


Belirsizliği Sağlıklı Bir Şekilde Nasıl Karşılayabiliriz?

Yaşam hevesimizi tüketen, bizi aydınlıklardan karanlıklara doğru itekleyen, terakkimizi durduran bu durumu sağlıklı bir şekilde karşılayabilmek için yapabileceklerimizi birkaç madde ile sıralamak istiyorum:

  • Yaşayacağımız her olay/durum şeffaf, öngörülebilir olsaydı hayatımızın gizemi kaybolurdu ve yolculuğumuz bizi bu kadar heyecanlandırmazdı. Bu zaviyeden bakıldığında her şey net olsaydı, hayattan belki de bu kadar zevk alamazdık. Gelecek belirsiz olmasına rağmen, tüm uğraşlarımız yarınları iyi karşılamak adına. Belirsizlik kavramının içini bu olumlu düşüncelerle doldurmamız bizi yarınlara karşı daha ümitvar yapacaktır.
  • Belirsizliğe karşı tahammülümüzü artırmamız gerekiyor. Her şeyi öngöremeyiz, her şeyi kontrol altında tutamayız. Hayatın belirsizliklerden oluşan bir zincir olduğunu, belirsizliklerin de güzelliklerle neticelenebileceğini, her belirsiz durumun bizim için bir tehlike arz etmediğini idrak edelim.
  • Yaşamımızdaki olayları belirgin ve olmayan diye bir ayrıma tabi tutalım ve belirgin olmayan durumlara belirginlik kazanana kadar müdahalede bulunmayalım.
  • Düşüncelerin yalnızca düşünce olduğunu, her düşüncenin eyleme dönüşmediğini unutmayalım. Olaylar için gerçekçi değerlendirmelerde bulunalım.
  • Bilinmeyeni tecrübe etmek bazen güç gelse de bize iyi gelecek yeni deneyimleri keşfetmemize katkı sunabilir.

Tüm bunlara rağmen belirsizlik içeren durumlar sizi dehşete sürüklüyor ise ve içinizden o kontrolcü hissi bir türlü atamıyor iseniz muhakkak destek almalısınız. Bu süreci tek başınıza atlatmak yorucu olabilir.

Written by

Firdevs Vuslat Çelebi

3 Posts

Merhaba, ben Firdevs Vuslat. Psikolojik Danışmanlık ve Rehberlik programı öğrencisiyim. Psikoloji’nin muhtelif alanlarına dair araştırmalar ve okumalar yapmaktayım. Edindiğim bilgileri, gözlemlerim ve deneyimlerimle harmanlayarak yazıya geçiriyorum ve bu yazılarımı kıymetli okuyucularımızla paylaşmaktan mutluluk duyarım.
View all posts

Leave a reply

Your email address will not be published. Required fields are marked *